“Üçüncü Yol” Tartışmaları Üzerine

“Üçüncü Yol” Tartışmaları Üzerine

Üçüncü Yol kavramı son dönemlerde özellikle Kürt Özgürlük Hareketi’nin yasal basınında sık kullanılır duruma geldi. Köşe yazılarında ve röportajlarda Üçüncü Yol kavramına vurgu yapılmaktadır. Kimi HDP yönetici ve sözcüleri de bu kavramı açıklama ve konuşmalarında kullanıyorlar.

Biz HDP ile aktif işbirliğinden yanayız ve HDP’nin çalışmalarını destekliyoruz. Yoldaşlarımız değişik düzeylerde yönetici organlarda yer alıyorlar. Bir dizi yoldaşımız ve dostumuz da HDP üyesidir. Neki, biz ayrı bir partiyiz ve HDP’nin programını demokratik bir cephe ve ittifak çerçevesinde ele alıyoruz. HDP içinde çok farklı demokratik muhalefet kesimlerinden bileşenler var. Bu bileşenler asgari müşterekler temelinde ortak bir mücadelenin içinde yer alıyorlar.

Her parti veya politik grup aynı düşünceleri savunuyor olsa zaten bir ittifak veya cephe yapılanmasına gereksinim olmazdı. HDP de bir siyasal çizginin değil, farklı politik örgütlenme ve partilerin ittifakı olan HDK’nin daha da genişletilmiş bir bileşimi olarak demokrasi mücadelesinde yerini almaktadır. Bizi HDP programı açısından ilgilendiren konu, bizim de katkı ve girdilerimiz ile programına Demokratik Halk İktidarı amacını amaç olarak yazmış olmasıdır.

Şurası açıktır ki, faşist rejime karşı en geniş demokratik güçlerin ittifakı gereklidir ve günümüzde bu ittifak HDK/HDP’de vücut bulmuştur. Yeri gelmişken “Üçüncü Yol” kavramını parti literatürümüzde kullanmadığımızı da ayrıca vurgulamamız gerekmektedir. Ancak bu, HDP’nin kullanmasını yasaklamamız anlamına da gelmemektedir. Buna ne hakkımız ne de yetkimiz vardır.

Dönem dönem, asgari müşterekler temelinde desteklediğimiz halde HDP’nin kimi söylem ve politikalarına mesafeli durduğumuzu ve bizim politik çizgimizi savunan yoldaşlarımızın da bu görüşlerimizi HDP organ ve kurullarında herkesin önünde açıkladığını belirtmek gerekir. Örneğin Yunanistan’da SYRİZA seçimlerim kazandığında HDP bu konuyu gündem yapmış, biz hem HDP içinde hem de yayınlarımızda eleştirel duruşumuzu ortaya koymuştuk.

Üçüncü Yol konusundaki görüşlerimizi ATILIM’ın Temmuz 2019 sayısında Ali Oktay Kaya yoldaş kapsamlı olarak ele almıştı. Sınıf savaşımı ve ideolojik anlamda Kaya yoldaşımızın yazıda yaptığı tüm saptamalar geçerliliğini korumaktadır.

Bu konuda o yazımızın yayınlanmasından sonra Kürt siyasal hareketinden dostlarımızdan açıklama niteliğinde bir mesaj almıştık. Ardından da bu konuyu bir görüşmede ele alma olanağımız oldu. Kendileri, “yazdıklarınıza tamamıyla katılıyoruz, ancak bir yanlış anlaşılma var. Biz Üçüncü Yol söylemini sınıfsal bir ifade olarak ele almıyoruz. Burjuvazi ile proletarya arasındaki uzlaşmaz çelişki bağlamında bir üçüncü yoldan söz etmiyoruz. Bu söylemi pratik politik bir ifade olarak ele almak gerekiyor. Değilse, sınıf mücadelesinde üçüncü yol yoktur” içeriğinde bir görüş belirttiler. Hatta örneğin “2. Dünya Savaşın’da Üçüncü Yol mümkün olabilir miydi?” eklemesini yaptılar.

Konu böyle olunca biz de bu kavramla ilgili biraz daha derinleşme gereksinimi duyduk. Sonuç olarak söylenen şu: ‘Günümüzde Sosyalist Dünya Sistemi ve Emperyalist Sistem gibi karşı karşıya duran ve aralarında uzlaşmaz çelişkiler olan iki ayrı blok yok. ABD ile Rusya arasındaki yeni soğuk savaş aynı blokun farklı devletlerinin ve sermaye gruplarının aralarındaki çelişkidir. Biz burada taraf olmak zorunda değiliz. “Aktif tarafsızlık” görüşünü savunuyoruz ve ikisinin dışında bir “Üçüncü Yol” nitelemesi yapıyoruz. Aynı şekilde “Cumhur İttifakı” ile “Millet İttifakı" arasında bir tercih yapmak veya birini desteklemek tercihi ile karşı karşıya değiliz. Biz “Demokratik İttifak” olarak “Üçüncü Yol” tarif ediyoruz. Gerek uluslararası alanda, gerekse de ülke düzeyinde iki blok ve ittifaka da eşit mesafede dururuz, bizim gücümüz ve mücadelemiz, onlardan birinin bize yaklaşımına ve bizim bağımsız politik mücadele hattımızın gereği, gerekiyorsa dönemsel olarak belli taraflarla taktiksel ilişkiler kurarız.’

Kendi terminolojimiz ile izah etmeye çalışırsak, kısacası ülkede egemen sınıfların ve uluslararası alanda kapitalistler arası çelişkilerden yararlanırız deniyor. Bu komünistler açısından Marksist-Leninist taktiksel politik bir yaklaşımdır. Teori katına çıkarılmadığı ve düşmanın iç çelişkilerinden yararlanarak mücadeleyi güçlendirecek bir işlev gördüğü sürece buna kimsenin itirazı olmaz. Eğer taktiksel politik yaklaşım teorik olarak gerekçelendirilip ideolojik olarak ele alınırsa konu farklı bir mecraya gider ki, Kaya yoldaşımızın yazısının içeriği de bu konuyu ele almaktadır. Sonuçta biz “Üçüncü Yol” kavramını kullanmak yerine “Demokratik İttifak” kavramını kullanmayı doğru buluyoruz. Özellikle iç politika açısından bu konu önemlidir. Proletaryanın burjuvazi ile sınıf mücadelesi ve uluslararası alanda Sosyalizm güçleri ile Emperyalizm arasında bu kavram kullanılmadıkça, -ki o anlamda kullanılmadığı söyleniyor, biz kullanmak zorunda değiliz ama kullananları da anlarız. Özellikle HDP gibi, bileşenleri arasında Sosyalizmi savunmayanların olduğunu dikkate alırsak, politik olarak bu kavramın kullanılmasını o bileşenler ile asgari müştereklerde uzlaşma kavramı olarak da değerlendirebiliriz. Ama tekrar edelim, bir dizi farklı yorumlara neden olacağından biz bunu kullanmak ve her defasında kendimizi anlatmak zorunda değiliz.

Bir konuda daha hafızalarımızı tazelemek açısından değinmek isteriz. Sosyalist Sistemin var olduğu dönemde, Ulusal Kurtuluş Savaşı yürütülen az gelişmiş ülkeler için Kapitalizm ile Sosyalizm arasında “Kapitalist Olmayan Kalkınma Yolu” çözümlemesi vardı. Bu o dönemlerde bir Üçüncü Yol olarak ve geçici bir süreç olarak ele alınırdı. Örneğin günümüzde de Rojava Kürdistanın’da uygulanmaya çalışılan Komünal Ekonomik yönelimi bu söyleme benzetmek mümkün. Ama tabii bu Türkiye gibi dünyanın ilk 20 ekonomisi arasına sokulan bir ülke için geçerli değildir.

Sonuç olarak, sınıfsal bir söylem değil, politik taktiksel bir söylem olarak kullanıldığı sürece, bizim terminolojimizde olmamasına rağmen ne söylenmek istediğini anlıyoruz, ancak biz kapitalistler ve emperyalistler arası çelişkilerden yararlanma konusunda bu kavramı kullanmak zorunda değiliz. Kullananları da belirttikleri anlamda kullandıkları sürece düşmanlaştırma ve gereksiz tartışmalar yürütme durumunda da olmamalıyız.