Gidişat Nereye?

Gidişat Nereye?

AKP ve CB Erdoğan, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından belirli bir süre pusulasız kaldı. Seçim öncesi belirli bir tehlike görüyorlardı, ancak CB’nın da sahneye bizzat inmesiyle bu tehlikeyi bertaraf ettiklerini zannediyorlardı. 7 Haziran bu anlamda midelerine ağır oturdu.

ABD, ve Avrupa’daki emperyalist güçler baştan beri, Erdoğan’ın etkisinin sınırlandığı bir AKP-CHP koalisyonu konusunda eğilim belirtiyorlar. AKP içindeki dengeleri yeniden değiştirerek kurmak ve Erdoğan’ı etkisizleştirmek için ise A.Gül faktörünü öne çıkarıyorlar. Fakat bu konuda yapmaları gereken hamleyi nasıl yapacakları meçhul.

Meçhul, çünkü Erdoğan durumun farkında ve kendine göre önlem alıyor. Erken seçime oynayıp şansını bir kez daha denemek istiyor. Bu amacına ulaşmak için ise toplumda gerginlik yaratmak ve milliyetçi temelde söylemler geliştirmek yönünde adımlar atıyor. TBMM Başkanlığı seçimleri sonucunda, devletin desteği ile MHP kökenli, AKP’li İsmet Yılmaz’ı seçtirmeleri de ellerini güçlediren ayrı bir etmen oldu.

AKP-CHP koalisyonu gerçekleşse dahi bu hükümet çalışamayacak, erken seçime giden geçici bir hükümet olacak. Daha doğrusu Erdoğan bu senaryoya oynayacak. Ülkede gerginlikler ve çatışmalar artacak, Suriye ve muhtemelen İran ile çatışma dili geliştirilecek, özellikle Rojava Kürdistanı’na karşı provokasyon ve muhtemel sadırılar artacak, ilerici, devrimci güçler üzerinde baskı ve terör artacak.

A.Gül projesi yaşama geçerse durum daha farklı gelişebilir. Emperyalist güçlerin de tercihi olan AKP-CHP Koalisyonu daha uzun vadeli bir görev süresi olabilir. Görece daha “demokratik” bir ortam oluşabilir. Ancak, bunun hiç bir garantisi yokken, Erdoğan’ın ve dayandığı güçlerin bunu engellemek için her türlü yola baş vuracağı belliyken, bu olasılık üzerine hesap yapmak doğru değildir.

Bu dönem, işçi sınıfının Bursa’da başlayan direniş hareketlerinin ve sendikal anlamda gelişmelere odaklanmak, Bursa’da başlayan direnişin diğer sanayi şehirlerine yayılmasına yoğunlaşmak gerekiyor. Sınıf hareketinin AKP’nin ve devletin planlarını bozacak mücadele yeteneğine ulaşması için mevziiler kazanmak önem taşıyor. Bir yandan Kürt halkına karşı baskı ve terörün artacağı ortamda, Kürt Özgürlük Hareketi’nin göstereceği reaksiyon, diğer yanda sınıf hareketinin direnişlerinin yaygınlaşması ve bunların egemen güçlere karşı ortak bir direnişe dönüşmesi, ülkede işçi sınıfı, ezilen emekçi halkların, tüm barış ve demokrasi güçlerinin politik yönelime müdahale anlamında etkisini artırır. Amaç da bu olmalıdır.