Haydi 1 Mayıs’a

Haydi 1 Mayıs’a

1 Mayıs İşçi ve Emekçilerin Mücadele ve Dayanışma Günü

Ülkemiz işçi sınıfı bu yıl uluslararası birlik dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs'a tekelci sermayenin ve onu temsil eden devletin yoğun saldırı ve sömürün doruk noktaya ulaştığı koşullarda giriyor.  COVİD-19 salgınının insanlığı tehdit ettiği bu günlerde işçi sınıfı ve emekçiler adeta ölüme terk edilen dayatmalarla kapitalist mülkiyet ilişkilerinin kurbanları haline getiriliyor.

Kapitalist devlet, üretim sürecinin dışında kalma durumunda milyonlarca emekçinin aç kalacağı, çocuklarına ekmek götüremeyeceğini bilmesine rağmen, salgın karşısında sömürücülerle aynı gemide  oldukları aldatmacasıyla işçi sınıfından, yoksullardan fedakarlık istiyor. Hiç bir  önlem alınmadan işçileri çalışmaya zorluyor. Asgari yaşam ihtiyaçlarını bike karşılamayarak kısıtlı kesime destek verileceğini açıklarken, milyonlar açlığa terk ediliyor. İşyerleri tatil edilmiyor, işçiler ölümle burun buruna çalışmak zorunda kalıyor. İşten atmaların önü açılıyor,  güvencesiz çalışanlar görmezden geliniyor, buna karşın burjuvazinin lehine sınırsız destekler sunuyor.

Salgınla birlikte işçi sınıfının ve üretim sürecindeki bütün emekçilerin çalışmaması, iş bırakması durumunda dünyanın nasıl bir hal alacağı somut bir şekilde ortaya çıktı. İşçi sınıfı ve diğer emekçi kesimlerin kapitalist-emperyalizm koşullarında her geçen gün kazanımlarının geriletilmesi ve sınırsız sömürü koşullarının yaratılmasıyla birlikte, örgütlenme hakları en ufak fırsatta daraltılmaya, yok edilmeye çalışılıyor.

Salgın koşullarını yağma,  vahşi sömürüyü kurumlaştırma fırsatı olarak değerlendiren burjuvazinin bu gidişini duraklatacak, işçi sınıfı ve demokrasi mücadelesine boyut kazandıracak bir eylemlilikle 1 Mayıs 2020'e nasıl girilmeli?

Kapitalizmin emek, insan ve halk düşmanı yüzü tarihin hiç bir döneminde böylesine net açığa çıkmadı. İnsan yaşamını kar hırsları uğruna acımasızca hiçe sayan bir anlayışın kökten sorgulanması , en temel insani değerlerin bile alınıp satıldığı üretim araçlarının özel mülkiyeti yerine toplumsal mülkiyetin geçtiği bir siyasal sistemin mücadelesi, böylesine acımasız bir dünyayı yaşanır hale getirebilir ancak. Artık kapitalist sistem içinde hak ve demokratik taleplerleri büyütüp-aşan, kapitalist düzeni toptan sorgulayacak ve değiştirecek dinamiklerin harekete geçebileceği bir zemin olabilir1 Mayıs 2020.

Ülkenin birçok yerinde kısmi tecrit ve sokağa çıkma yasakları uygulanıyor. Bu uygulamalar 1 Mayıs’ı da içine alan zaman dilimiyle devam edeceğe benziyor. Egemenler salgını yağma gerekçesi olarak kullanırken, halkı sessizleştirmenin  kanallarını açıp sürekli hale getirmek istiyor. Temel yaklaşım tarzı çalışan çoğunluğu köklü önlemlerle koruyup destekleyerek, salgın krizini aşmak yerine sömürü düzenlerini koruma, emekçileri baskılama yolunu tutuyorlar.

Kuşkusuz ki, 1 Mayıs günü bile zorla çalıştırılmaya devam edilen işçiler fabrika ve işyerlerinde, işçi ve emekçiler işçi yatağı semtlerde iktidarın salgını kendi lehine kullanarak koyacağı yasakları çiğneyeceklerdir. Diğer yandan ise, bunun yapılamadığı koşullarda, büyük illerden balkon ve pencerelerden yayılan ezgiler, sokak içi ve pencere diyalogları her ne kadar koşulun getirdiği sosyalleşme biçimi olarak tarif edilse de özünde kapitalist düzenin çaresizliğine bir tepkiyi de ifade edecektir. 1 Mayıs'ın yaklaştığı bu günlerinde bütün dünyaya yayılan bu modeli kapitalist sömürü ve baskıya karşı enternasyonal bir eylem biçimine dönüştürmek mümkündür. Egemenlere karşı milyonların isyanını dillendiren bir eylem günü yaşayabiliriz. 1 Mayıs'ta işçi sendikaları ve diğer emek örgütlerinin koordinasyonunda sanal ortamdan en geniş kesime yapılan bir merkezi yayınla evlerin, mahallelerin, şehrin, ülkenin pencerelerinden birbirini pankart ve bayraklarla selamlayan, sanatçıların balkonlarından türkü söylediği, 1 Mayıs marşının hep birlikte çalındığı bir etkinliğin hayata geçirilmesi, bir yandan normal koşullarda meydanlarda yer alandan daha fazla, milyonlarca emekçinin katılımını sağlayabilir, öte yandan geleceğe yönelik eylem biçimlerinin önünü açabilecektir.

Salgın gerekçesi ile işçi sınıfını susturmaya, haklarını gaspetmeye, sınırsız bir baskı rejimini  hayata geçirmeye yönelik uygulamalara karşı bir direniş hattının zemini olabilir 1 Mayıs 2020.