Kürt Halkına Saldırmak Barış Getirmez ! Bu Bir İktidar Mücadelesidir !

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 7 Ocak 2016 Tarihli Açıklaması

Kürt Halkına Saldırmak Barış Getirmez ! Bu Bir İktidar Mücadelesidir !

AKP Rejimi dört koldan Kürt halkına saldırıyor. Baskı ve terör ile sonuç alamayınca, imha politikaları ile Kürt halkını teslim almaya çalışıyor. Kürt halkını bölme stratejisi izliyor. Kürt halkını Özgürlük Hareketi ile karşı karşıya getirmeyi amaçlıyor. Bu amacına da öldürerek, korkutarak, teslim alarak, diz çöktürerek ulaşmak istiyor. Bugünlerde uygulamaya konulan plan budur.

AKP Rejimi bu planını devletin tüm bileşen, kurum ve kuruluşları ile birlikte uygulamaya koydu. Bu bir devlet politikasıdır. Bu planını başarıya ulaştırmak içinse her yöntemi kullanıyor, mübah sayıyor. Resmi güvenlik güçlerinin, askeri, polisinin yanısıra, özel eğitilmiş SAS Komandolarına, MİT’in bordo berelilerine, Özel Kuvvetler Komutanlığına kadar bütün “resmi” güçlerin yanısıra, sivil paramiliter kontr-gerilla çetelerini, terör çetelerini de sahaya sürüyor. “Sivil” güçlerden ayrı terör çeteleri oluşturulmuştur ve bunlar devlet olanakları ile devletin hesabına sahaya sürülmüştür. Kimileri buna “Sarayın paramiliter gücü” diyorlar, “Erdoğan kendi ordusunu oluşturdu” nitelemesini yakıştırıyorlar. Bu devletin bir organizasyonudur.

Kürt ulusal demokratik mücadelesinin geldiği aşamada bu tür yöntemlerle sonuç almak mümkün değildir. Kürt halkı bu baskı, terör ve imha planları karşısında sadece ve sadece devletten daha fazla uzaklaşmakta, özgürlük hareketinin saflarını güçlendirmektedir. Bu uygulamalar, Kürt halkının son “beklentilerini” de yok etmektedir.

Devlet, saldırdıkça ve istediği sonucu alamadıkça çıldırmışçasına vahşeti artırıyor. Kendi kanunlarını çiğnemenin dışında, imza attığı tüm uluslararası anlaşmaları ayaklar altına alıyor. Savaş suçu işliyor. Ve bu gelişmeler bütün dünyanın gözü önünde ceryan ediyor. TC Devleti gerek içerdeki bu uygulamaları, gerekse de Suriye ve bölgede uyguladığı saldırgan, maceracı politikaları ile mensubu olduğu bloktan dahi beklediği desteği alamıyor.

Türkiye’de ve Kürdistan’da geliştirilen bu plan, TC Devleti’nin Ortadoğu’ya yönelik politik planlarından bağımsız ele alınamaz. Suriye gibi bağımsız bir komşu ülkenin iç işlerine karışmayı kendine hak gören, o ülkenin içinde terör çetelerini besleyen, finanse eden, eğiten, silahlandıran ve yönlendirmeye çalışan bir devlet politikası ile karşı karşıyayız. Suriye’nin iç işi olan Rojava Kürdistanı’nın federatif bir yapı olarak gelişmesi konusunda sadece fikir ileri sürmenin dışında fiili müdahale tehditi savuran ve elinden geldiğince de bunu yapan bir devlet aklı ile muhatabız. Bu yaklaşıma ne Suriye, ne Rojava Kürtleri ve de bölgede ittifak ilişkileri içinde oldukları diğer uluslararası güçler müsaade etmez.

Türkiye’nin tüm barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm güçleri, bu savaşta, Kürt halkının, TC Devleti’nin tehditi altındaki diğer Ortadoğu halklarının yanında yer almalıdır. Kürt ulusal demokratik mücadelesinin, özgürlük hareketinin savunucusu, fiili destekçisi olmalıdır. Türkiye halklarını TC devletinin, AKP rejiminin bu planlarına karşı mücadeleye çağırmalı, bulunduğu her yerde mücadele ocakları yaratmalıdır. Türkiye işçi sınıfı milliyetçi, şovenist etkilerden arınmalıdır. Kürdistan’da imha savaşı sürerken, Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşamın hiç bir şey olmamışçasına normal sürüp gitmesi kabul edilemez. Kürt ulusal sorununun adil, barışçıl ve demokratik çözümü de Türkiye’nin baskısız, savaşsız, sömürüsüz demokratik bir yönelime girmesi de artık AKP rejiminin ve onun arkasındaki güçlerin yenilgisine bağlıdır. Bu bir iktidar mücadelesidir ve işçi sınıfının öncülüğünde, tüm ezilen ve sömürülen emekçi halkların baş kaldırısıdır. Başka çözüm yoktur.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
7 Ocak 2016