Soykırımın 100. Yılında: Unutmadık, Unutturmayacağız!

Soykırımın 100. Yılında: Unutmadık, Unutturmayacağız!

1915 Ermeni Katliamı

24 Nisan 1915 Osmanlı İmparatorluğu’nun en yüz karası eylemlerinden ve 20. Yüzyıl’ın ilk soykırımlarından birisi olan Asuri-Süryani ve Ermeni Soykırımının yüzüncü yıldönümüdür. Türkiye Komünist Partisi, Asuri-Süryani ve Ermeni halklarının bu acı gününde matemlerini paylaşmaktadır. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, Türkiye Komünist Partisi bu büyük felaketi unutmayacak ve unutturmayacaktır. Türkiye egemenlerinin, ama aynı zamanda da Türkiye’de yaşayan Müslüman halkların tarihine bir utanç abidesi olarak kazınan, inkâr politikalarıyla, Hrant Dink’in ve er Sevan’ın katledilmesi gibi güncel cinayetlerle günümüzde de etkisini sürdüren Soykırımla yüzleşilene, failleri tarih ve insanlık önünde sorumlu tutulana ve gasp edilen tüm haklar iade edilene kadar Türkiye Ko-münist Partisi anma, hatırlatma ve hesap sorma görevini yerine getirecektir.

Ermeni katliamıBaşta Türkiye Cumhuriyeti devleti, askeri-sivil kurumları, Türkiye işçi sınıfı ve halkları, Asuri-Süryani ve Ermeni halklarına, tarihe ve geleceğe ilişkin tutum ve tavırlarını kökten değiştirmek ve Soykırım ile esaslı bir yüzleşmeyi olanaklı kılacak biçimde düzeltmek zorundadırlar. Bu zorunluluk hiç bir şekilde ihmal edilemeyecek, savsaklanamayacak, belirsiz bir geleceğe bırakılamayacak ivedi bir görevdir.

Osmanlı İmparatorluğu, 20. Yüzyıl’ın başında Avrupalı emperyalist güçlerin Afrika ve Asya’daki sö-mürgelerde gerçekleştirdikleri savaş ve insanlık suçlarından hiç bir şekilde geri kalmamıştır. Almanya ve Belçika emperyalizmleri sadece Güneybatı Afrika ve Kongo’da 1905 ve 1908’de 7 milyondan fazla insanı sistematik bir biçimde yok etmişlerdir. Emperyalist güçler aynı şekilde 1894-1896 yıllarında Osmanlı devletinde başlayan kitlesel katliamlara ve kanlı pogromlara sessiz kaldılar. 1894-1896 yılları arasında Sason, Trabzon, İstanbul, Eğin, Niksar, Zeytun gibi çeşitli bölgelerde yüzbinlerce Ermeni’nin katledildiği ve 1897’de Ermeni Patriğinin 50 bin yetim çocuğun listesini tuttuğu bilinmesine rağmen, sonraki yıllarda gerçekleştirilen katliamlara da sesiz kaldılar. 1889 yılında kurulan İttihat ve Terakki çetesinin emriyle 1909’da Adana’da başlatılan kanlı pogromlarda 20 bine yakın Ermeni katledilirken, Almanya, ABD, Avusturya, Britanya, Fransa ve Rusya’ya ait savaş gemileri Kilikya kıyılarında katliamları seyretmekle yetindiler.

Katliamdan en çok etkilenen Ermeni çocuklarNitekim Osmanlı İmparatorluğu 14 Kasım 1914’de Birinci Dünya Paylaşım Savaşına katıldığında, imparatorluk topraklarında yaşayan Ermeni nüfusun en az üçte biri yok edilmişti. Osmanlı İmparatorluğu’nun emperyalistler arası savaşta taraf olması, Çarlık Rusya’sı ile yürütülen savaşlar ve bu çerçevede gerçekleşen ayaklanmalar, Osmanlı devletinin 27 Mayıs 1915 tarihinde çıkardığı “Tehcir Yasası” ile resmen devlet politikası haline gelen Soykırım sürecinin tetikleyicisi olmuştur. Tehcir “tedbirlerine” karşı “her türlü direnişin en sert askeri şiddetle bütünüyle imha edilmesi” emrini veren “Tehcir Yasası”, sadece ordu birlikleri ve diğer güvenlik güçlerince değil, Müslüman halkın önemli bir kesiminin de katılımıyla harfiyen yerine getirilmiş, Soykırım mağdurlarının mallarına ve mülkleri-ne el konulmuştur. Ve Talat Paşa 29 Ağustos 1915 tarihinde gönderdiği bir telgrafta “Ermeni sorunu çözülmüştür. Gereksiz vahşetler ile halkı veya hükümeti kirletmeye neden yoktur” diyerek, Soykırımı gerçekleştirenleri koruması altına almıştır. Süreç sonunda farklı kaynaklara göre 800 bin ile 1,5 mily-on civarında Asuri-Süryani ve Ermeni nüfusu devlet kararı, Müslüman halkın katılımı ve bilhassa Almanya emperyalizminin doğrudan desteği ile organize bir biçimde yok edilmiştir.

BM Soykırım tanımına kaynak olan bu iğrenç fiil, savaş suçu ve insanlığa karşı işlenen suç vasfındadır. Hiç bir gerekçe bu Soykırımı izafileştiremez. Türkiye Komünist Partisi daha kurulduğu anda Soykırımı mahkum etmiştir. Mustafa Suphi ve yoldaşlarımız burjuvazinin tehcir ve katliam politikalarını teşhir etmiş ve her türlü emperyalist, kapitalist, şovenist ve militarist politikaları redde-derek, halklar arasındaki sorunların çözüm yönteminin proletarya enternasyonalizmi olduğunu ilân etmişlerdir.

Türkiye Komünist Partisi’nin bugünkü kuşakları olarak kendimizi Suphilerden, Aram Pehlivanyan ve Sarkis Çerkesyan gibi partimizin onca Ermeni üyesi yoldaşlarımızdan devraldığımız görevi yerine ge-tirmekle mükellef bilmekteyiz. Türkiye Komünist Partisi’nin bugünkü kadroları Asuri-Süryani, Erme-ni ve diğer milliyetlerden halklarla önkoşulsuz bir dayanışma içerisinde Soykırımı ve Soykırımı inkâr etme suçunu lânetlemektedirler. Türkiye Komünist Partisi, Asuri-Süryani ve Ermeni Soykırımının tanınmasını, inkâr politikalarının reddedilmesini ve gasp edilen hakların Soykırım mağdurlarına geri verilmesini, gerici burjuvaziye ve yaydığı ırkçı, şoven ve milliyetçi zehre karşı, işçi sınıfı iktidarının kurulması için verdiği sınıf mücadelesinin kopmaz bir parçası olarak görmektedir. Soykırımın yüzün-cü yıldönümünde kararlılıkla ilân ediyoruz: Türkiye Komünist Partisi Soykırım mağduru halkların acısını paylaşmakta, Soykırım kurbanlarının anısı önünde saygı ile eğilmektedir. Burjuvazinin böylesi bir vahşeti bir daha tekrarlamaması için canımız pahasına savaşacak, görevlerimizi yerine getireceğiz. Egemen sınıfların kulağına küpe olsun: Soykırımı unutmadık, unutturmanıza da müsaade etmeyeceğiz!