Venezuela Seçimleri Üzerine

Venezuela Seçimleri Üzerine

Venezuela Komünist Partisi'nin 'Devrimi savunmak için' belgili afişi

Venezuela’da 6 Aralık 2015 tarihinde parlamento genel seçimleri yapıldı ve sağ güçler seçimin kazananı oldu. Parlamentoda 99 vekil ile temsil edilecek sağ güçlerin karşısında Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) 46 vekil çıkardı. 2010 seçimlerinde PSUV 98, Sağ Güçler ise 64 vekil çıkarmışlardı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro seçim sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından “Seçimleri muhalefet değil, karşı-devrim kazandı” açıklamasını yaptı. Devlet Başkanlığı seçimlerinin yapılacağı 2018 yılına dek parlamentoda çoğunluğu kaybeden ancak devlet başkanlığını elinde tutan PSUV, aynı zamanda Belediye ve Yerel Yönetimler’de ağırlığı elinde bulunduruyor.

PSUV, 2007 yılında, Hugo Chavez’in girişimi ile, Bolivarcı Devrim’i destekleyen 24 parti ve hareketin birleşmesi ile kuruldu. Venezuela Komünist Partisi (PCV) Bolivarcı Devrim ve Chavez’i desteklemesine, gerek merkezi, gerekse de yerel yönetim organlarını kadroları ile fiilen desteklediği halde iki tane Parti Kongresi gerçekleştirip ayrıntılı bir tartışma döneminden sonra PSUV içinde yer almamaya karar verdi. PCV’nin Bolivarcı Devrim’i desteklemek ve içinde bulunması konusunda hiç bir değişikliğe neden olmayan PSUV’ye katılmama kararı, Marksist-Leninist bir Komünist Partisi olan PCV’nin bağımsızlığını ve bilimsel sosyalist politikaları savunma gereksinimi ile açıklandı. Çünkü PSUV içinde Yeşillerden, Troçkistlere kadar, sol liberallerden, anarşistlere ve sosyal demokratlara kadar geniş bir yelpaze bir araya geliyor ve Sosyalizm konusunda farklı anlayışları temsil ediyorlardı. PSUV de “21. Yüzyıl Sosyalizmi”’nden bahsediyor ve programına bunu yazıyordu. 6 Aralık 2015 seçimlerinden sonra Nicolas Maduro’nun İtalyan gazetesi İl Manifesto’ya verdiği beyanatları da dikkatli okuduğumuzda “insancıl Sosyalizm”’den söz ettiğini görürüz. Ayrıca, aynı söyleşide “Biz Chávez’in çocukları, Bolivar ve Lenin’in mirasçılarıyız. Troçki’nin de, neden olmasın? Stalin’i eklemiyorum, yoka bazı yoldaşlarım beni boğar…” diyebilmektedir. Bu cümleler birçok sorunun ve bu sonucun nedenlerini açıklamaktadır. Troçki ile yürünecek bir devrimci süreç yoktur. Stalin konusunda net olmamak sosyalizm konusunda net olmamak demektir.

Venezuela devrimi tüm dünyada komünistlerin desteklediği bir devrimdir. Sosyalist Küba ve özellikle Fidel Castro, Venezuela Devrimi ve Chavez üzerinde ciddi emekleri olan komünist bir liderdir. Ancak, başından itibaren sosyal-demokrat Sosyalist Enternasyonal güçleri, farklı yöntemlerle Venezuela Devrimi’ni Marksist-Leninist ilkelerin uygulanmasından uzaklaştırmaya çalıştı. Bu konuda büyük oranda başarılı olduğunu da 2015 seçim sonuçlarında görebiliyoruz.

Partimiz, sosyalizm anlayışını açıklarken, a) proletarya diktatörlüğü, b) üretim araçlarının toplumsallaştırılması ve c) merkezi ekonomik planlama olmadan, Sosyalizm’den bahsedilmemesi gerektiğini, “Demokratik Sosyalizm”, “21.Yüz yıl Sosyalizmi”, “Güler yüzlü Sosyalizm” ve “İnsancıl Sosyalizm” gibi tariflerin anti-komünist nitelikte olduğunun altını çizmiştir. Bu tür “sosyalizm” anlayışlarının burjuvazinin iktidarını yıkamayacağı, sosyalist kuruculuğu gerçekleştiremeyeceği ve proletaryanın devrim ile elde edeceği kazanımları koruyamayacağını açıklamıştır. Venezuela’da maalesef 6 Aralık 2015’de elde edilen seçim sonuçlarını yaratmak için ne gerekiyorsa yapılmıştır.

ABD emperyalizmi ve onun uluslararası finans kuruluşlarının doğrudan desteğini alan, Venezuela işbirlikçi tekelci burjuvazisinin temsilcilerinin partileri kendini sosyalist olarak niteleyen bir ülkede nasıl seçimlere katılabilirler ? Demek ki kendini sosyalist olarak nitelemek yeterli olamayacağı gerçeğini bir kez daha acı bir deneyle yaşamış olduk.

Emek-sermaye çelişkisi, işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki çelişki uzlaşmaz bir çelişkidir. Uzlaşmaz bir çelişki olması, iki sınıfın da kendi amaçlarını yaşama geçirmek için bu uzlaşmazlık temelinde mücadele etmeleri ile tariflenir. Bu temel konuda duygusallığa yer yoktur. Ya o seni ezecek, ya da sen onu ezeceksin. Bunun dışında üçüncü bir yol mümkün değildir. Öyle bir yol varsa da o Sosyalizm değildir.

Sosyalist toplum düzeni, teorisi, ideolojisi ve politikaları gereği yer yüzünde en demokratik, en insani ve en adil toplum düzeni olan Komünist toplum düzeninin ön aşamasıdır. Dolayısıyla, Sosyalizm de Komünist toplum düzeninin niteliklerinin oluşması için yaşanan bir süreçtir . Sosyalizm kavramının önüne eklenecek türlü nitelemeler ancak gerçek sosyalizmi sulandıracak ve çarpıtacak anlayışlardır. Bu yaklaşımlar ise sadece burjuvaziye hizmet eder.

Üzülerek belirtmek zorundayız ki, bizim açımızdan Venezuela’daki gerileme beklenmeyen bir gelişme değildir. Sadece seçimlere endeksli bir Sosyalizm olamayacağı gibi, gerçek bir Sosyalizm anlayışında işçi sınıfının çıkarlarına aykırı ve Komünist Partisi’nin politik öncülüğü dışında Sosyalizme düşman hiç bir parti seçimlere katılamaz. PSUV zaten “Sosyalizm’den yana” olan bütün demokratik güçleri bünyesinde barındıran bir partidir ve Marksist-Leninist bir parti değildir. PCV ise varlığını ve bağımsızlığını koruyarak görevlerini yerine getirmeye hazırdır ve Venezuela Devrimi’nin garantisidir, yeter ki uyarı ve önermeleri PSUV içindeki güçler tarafından dikkate alınsın.

Önümüzdeki dönem Venezuela’daki devrimci güçler açısından belirleyici yıllar olacak. Karşı-devrim göstere göstere gelmiştir ve açık bırakılan kapılardan girmiştir. Burjuvazinin politik güçlerini yerleşmeden söküp atmak, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti kaldırmak, planlı sosyalist ekonomiye geçmek ve bütün bunların sağlanabilmesi için proletarya diktatörlüğünü kurmak ivedi bir zorunluluktur. Bolivarcı devrimin kazanımlarını korumak, onun Marksist-Leninist temellere oturtulmasını sağlamak ve bilimsel sosyalist anlayışı uygulamak devrimin sürekliliğinin sağlanması açısından son şanstır.