''Venezuela Vaşington ve IMF Önünde Diz Çökmeyecek''

''Venezuela Vaşington ve IMF Önünde Diz Çökmeyecek''

Nicolas Maduro bir mitingde konuşurken

Seçim Yenilgisinden Sonra: Başkan Nicolás Maduro İle Röportaj: Venezuela Washington Ve IMF Önünde Diz Çökmeyecek”

Bu röportaj 10 Aralık 2015’de İtalyan günlük sol gazete Il Manifesto’da yayımlanmıştır.

Soru: Venezuela’da 17 yıllık sol hükümet ve partinizin oy kayıplarının ardından çeşitli sorular birikti: Ordu yeni durum karşısında nasıl bir tavır alacak? »Union Civico-Militar« formülü, yani ordunun milliyetçiliği aşarak insancıl sosyalizme bağlılığını açıkladığı ordu ve sivil halk birliği devam edecek mi? Yoksa ordu gene 1958 ve 1998 arasındaki Dördüncü Cumhuriyette olduğu gibi, yürüyüşçülere yeniden ateş açacak mı?

Maduro: »Union Civico-Militar« her zaman zorluklar ortaya çıktığında daha güçlü olur. Bu, 2002’de Hugo Chávez’e karşı olan darbe girişiminde ve petrol üretimini sabotaj eden şirketler Bolivarcı devrimi dize getirmek istediklerinde de böyle oldu. Bilmeden Chávez’e karşı yürüyüşlere katılarak darbe girişimine destek olan bir çok insan, 13 Nisan’da başkanlarını yeniden iktidara getirmek için tekrar sokaklara döküldüler.

Kahramanlar şunlar: 2002’de »Bataillon Bolivar’ın« ve 11, 12, 13 Nisan 2002’de Hugo Chávez’i askeri cezaevinden kurtaran gençlerin kumandanı olan bugünkü Savunma bakanı Vladimir Padrino López. Chávez’in dönemin sağ hükümetini 4 Şubat 1992’de alaşağı etmeye çalıştığında, Caracas ve diğer kentlerde neoliberal politikalara karşı 1989 Şubat’ında gelişen halk ayaklanmalarında ve 13 Nisan 2002’de biz de oradaydık.

Her 11 Nisan’ı bir 13 Nisan takip ediyor. Mütemadiyen bir 13 Nisan hâlindeyiz, anavatan için ordu ve sivil halkın birliği olarak. Biz Chávez’in çocukları, Bolivar ve Lenin’in mirasçılarıyız. Troçki’nin de, neden olmasın? Stalin’i eklemiyorum, yoka bazı yoldaşlarım beni boğar...

Ordunun bazı birliklerinin yabancı güçlerin, IMF’nin, özelleştirmenin ve kaynaklarımızın talan edilmesinin hizmetinde olduğu zamanların tarihsel meşruiyeti artık kalmamıştır.

Soru: Peki Venezuela’nın Latin Amerika’da başlattığı dayanışmacı ittifaklar ne olacak? Siyaset ve iktisat birliği ALBA kaldırılacak mı ve Küba ile diğer Karibik ülkelerine düşük fiyata yapılan petrol satışı durdurulacak mı?

Maduro: Müthiş etkileri olacak depreme hazırlanmalıyız. Bu kendisi Arjantin’de işveren Mauricio Macri’nin başkanlık seçimlerini kazanmasıyla bildirdi. Venezuela sağı Washington ve IMF tarafından yönlendirilmektedir. Maalesef onların geri dönüşlerine tanık olacağız. Sağ, Petrocaribe çerçevesinde yapılan tüm işbirliğini sonlandırmak ve böylece insani bir felaketi provoke etmek istiyor. Aynı zamanda Çin, Rusya ve Latin Amerika ile Karibik’le olan ilişkileri, kıtanın yeni bağımsızlığın yok etmek için, sıfırlamak istiyorlar. Mercosur ve Unasur birliklerini değiştirmek ve ALBA’yı yok etmek istiyorlar.

Ama buna direneceğiz. Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi PSUV olarak sorunlara alışığız. Kıta bütünüyle hendeklerde duruyor. ABD’nin güney komandosu planlarını çoktan açıkladı bile. ABD’nin diğer tarihsel durumlarda uyguladıkları destabilizasyon stratejileri: Guatemala’da, Brezilya’da, Şili’de olduğu gibi. Genç kuşaklar, iktisat savaşı ve medya savaşının merkezleri konusunda eleştirdiklerimizin nasıl gerçekleştiğini yaşayarak görecekler.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Venezuela’nın valisi olduğunu zannediyor. En ufak meselede ülkemizin iç politikasına ve egemenliğine karışıyor. Aynı parlamento seçimlerinde olduğu gibi, Bolivarcı Venezuela ile ilişkileri böylesine sıkı olan kendi halkının çıkarlarına karşı.

Soru: Dünyanın her tarafında sol hareketler Bolivarcı Sosyalizm ile olan dayanışmalarını açıkladılar ve şimdi de devrimci sürecin nasıl devam edeceğini merak ediyorlar. Ama aynı zamanda yapılan hatalar üzerine de düşünüyorlar. Eleştirel analiz ve dayanışma neye yoğunlaşmalı?

Maduro: Gösterilen sevgi ve bağlılığa son derece müteşekkirim. Bolivarcı devrim hedefleri, sosyal adalet temelinde özgürlük ve barış için mücadele eden bütün halkların hedefidir. Hep birlikte daha büyük kararlılıkla birbirimize sorular sormalıyız. Bir muharebeyi kaybettik. Bir seçim – ne kadar önemli olsa da – çok daha genel bir dönüşüm süreci içerisindeki sadece bir muharebedir.

Halkımızla birlikte devam edeceğiz ve bilhassa sağın yalanlarına inan ve muhalefetin »değişim« talebinin ne anlama geldiğini kendi yaşamlarında görecek olan kesimlerle de diyaloğu sürdüreceğiz. 1958 – 1998 arasındaki Dördüncü Cumhuriyetteki sağın gerçek yüzünü tanımayanların çoğu, Bolivarcı devrimle elde edilen hakların dokunulmaz olduğunu düşünüyor. Bunun böyle olmadığını çok çabuk fark edecekler.

Uluslararası dayanışma, bizleri birbirimize bağlayan konularda her zaman Bolivarcı devrimi yanında bulacaktır: kadınların ve farklı olanların özgürlüğü, savaş karşıtlığı ve halkların bağımsızlığında. Biz buradayız. Boyun eğmeyeceğiz. Bunun için yaşamımı ortaya koyuyorum.