Ya Diktatörlük Oldu!

Ya Diktatörlük Oldu!

Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı ATILIM

2014-2015 seçim yıllarında, Cumhurbaşkanlığı, Yerel ve Genel Seçimler sürecinde sayfalarımızda partimizin “Ya faşist diktatörlük, ya da barış ve demokrasiye açılacak bir yola dönemeç” fikrini çokça işlemiştik. Birincisi gerçekleşti.

Seçim süreçlerini küçümseyen yaklaşımların aksine, burjuva seçimlerinin kendisine çok fazla bir anlam yüklemeden, ancak işçi sınıfının mücadelesi açısından demokratik mücadelenin geliştirilmesi için seçim süreçlerinin değerlendirilebileceği üzerinde durmuştuk.

Amaç seçimler ile bir demokrasi elde edilebileceğini ifade etmek değil, ancak, baskıcı, diktatoryal bir rejimden sınıf mücadelesi için daha uygun koşullar sunan görece daha “demokratik” ortamların yaratılmasının görülmesiydi.

2014-2015 seçim süreçlerine 2017 Anayasa Referandumu süreci de eklendi. İktidar için oldukça inişli çıkışlı bir süreç yaşandı ve iktidar, devletin müdahalesi ile 24 Haziran 2018 seçimleriyle konumunu korudu.

Güçlenerek mi korudu, yoksa korudu ama ciddi bir yıpranma mı yaşadı sorusunun yanıtının önümüzdeki süreçte hep birlikte yaşayacağız. Bizce, ciddi bir yıpranma yaşayarak konumunu koruduğu ve bunun sonucunda ülkede istediği gibi at koşturamayacağı gerçeği ortaya çıktı.

Önümüzdeki süreçte iki temel görevimiz olmalı: Birincisi; 2013 Gezi Direnişi’nden itibaren su yüzüne vuran çok geniş ve çeşitli güç ile katmanları kapsayan demokrasi cephesini konsolide etmek, bir arada tutmak ve güçlendirmek. Bu güç, hesaplamalarımıza göre yaklaşık 15 milyonluk bir seçmen sayısına tekabül ediyor. Bunu bir fikir versin diye yazıyoruz.

İkincisi: Bugün başta AKP olmak üzere, burjuva partilerine kandırılarak ve yanıltılarak oy verdirilen yaklaşık 30 milyonluk seçmenin en az yarısını aydınlatarak kazanmak. Kazanmak derken illaki de seçmen olarak kazanmaktan söz etmiyoruz. Seçmen veya değil, bu bir sonuç olacaktır. Aslolan bu geniş işçi, emekçi ve yoksul yığınları ekonomik demokratik sınıf mücadelesine oradan da politik sınıf mücadelesine kazanmaktır.

24 Haziran 2018 seçimlerinden çıkarmamız ve önümüze görev olarak koymamız gereken en önemli iki sonuç bu olmalıdır. Bunu yaşama geçirmek de sadece söylemle değil, üretimin ve yaşamın tüm alanlarında sıcak günlük mücadeleler içinde mümkündür. Partimizin buna uygun rotası mevcuttur. Görev başına!