10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın Katilleri İktidarda

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 8 Ekim 2021 Tarihli Açıklaması

10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın Katilleri İktidarda

Altıncı yıldönümünü karşıladığımız 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın katilleri yakalanmadı, yargılanmadı, cezalandırılmadı. Aynen 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı katilleri ve azmettiricileri gibi. Ortaya sürülen ve iddianamede adı geçenler piyondur. Belirleyici olan bu katliam kararını verenler ve organize edenlerdir. İktidarı ellerinde tuttukları için gerçek azmettiricileri ve katilleri gizlediklerini zannedebilirler. Ancak gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır.

Katliam vahşettir. Katledilen yiğitler devrim şehitlerimizdir. Canlarımızdır. Adalet ve Kalkınma adını taşıyan parti adaletten ne anladığını bu ve benzeri katliamlar ile açıkça ortaya koymuştur. Burjuvazi, iktidarı kaybedeceğini hissettiği anda kuduz köpek gibi saldırır. Dillerine pelesenk ettikleri “demokrasi” kavramını ne kadar sahte bir kavram olarak kullandıkları ortaya çıkar.

Burjuvazinin ve iktidarlarının kendileri gibi düşünmeyenlere karşı ne denli kalleş ve vahşi olduklarını 1921’de partimizin kurucularına, Mustafa Suphi ve yoldaşlarına karşı gerçekleştirilen katliamdan beri yaşıyoruz. Kürt, Alevi, Pontus katliamları, Ermeni, Rum, Süryani ve Keldani halklarına uygulanan zorunlu sürgünler aynı zihniyetin pratiğidir. 40 yıldır Kürdistan’da sürdürülen imha savaşı bunun devamıdır. Bu katliamlar bizi şaşırtmıyor. Burjuvazi ve iktidarları ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de ve dünyanın her köşesinde 19. yüzyıldan beri katliamcı geleneğini sürdürüyor.

Sınıf savaşımı bu denli gerçektir. Burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki çelişki uzlaşmazdır. Dünyanın ezilen ve sömürülen yoksul halklarının ilham kaynağı ve kurtuluş yolunu gösteren işçi sınıfının bilimidir. Dolayısıyla burjuvazi dünyanın ezilen ve sömürülen halklarına da düşmandır. Onlar, boyun eğip burjuvazinin çıkarlarına hizmet etmedikleri andan itibaren hedef olurlar. Özellikle kapitalizmin emperyalizm döneminde bu olgu çok daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır.

Tüm diğer katliamlar gibi 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nı bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir. Özellikle Türkiye işçi sınıfının devrimci mücadelesi ile Kürt özgürlük hareketinin devrimci mücadelesi birleşik bir karakter kazandıkça egemen sınıfların ve iktidarlarının ana hedef tahtası olmuştur. Bu nedenle barış mitinglerine dahi tahammül edemiyorlar. Ve burada bir ayrım yapıyorlar. Devletin yapısını hedef alan devrimci güçler bir yana, devlete karşıymış gibi gözüken ama devletle hiç bir çatışmaya girmeyen çevrelerin eylemleri diğer yana. Onlara her eylem serbest. Sorunsuz izin verebiliyorlar. Ama birleşik devrimci güçlerin demokratik eylemlerine bırakın izin vermeyi her türlü baskı ve terörle sindirme yoluna gidiyorlar.

Türkiye Komünist Partisi’nin elleri katillerin ensesindedir. 10 Ekim 2015 Katliamı dahil 100 yıllık cumhuriyet döneminin tüm katliamlarının hesabını soracağız. Bu hesabı sormak Türkiye işçi sınıfı ve Kürt özgürlük hareketinin birleşik devrim mücadelesinin utkusu ile mümkün olacaktır.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
8 Ekim 2021