23 NİSAN’IN YIL DÖNÜMÜ VE TÜM TÜRKİYE CUMHURİYETİ YURTTAŞLARININ GÖREVİ

Türkiye Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin 23 Nisan 2017 Tarihli Bildirisi

23 NİSAN’IN YIL DÖNÜMÜ VE TÜM TÜRKİYE CUMHURİYETİ YURTTAŞLARININ GÖREVİ

Daha sonra çocuklara armağan edilen 23 Nisan, 1920’de ilk TBMM’nin açıldığı günü işaret eder. Bu meclis ulusal kurtuluş savaşı sürecinde, henüz emperyalistler ile anlaşmalar tam olarak bağıtlanmadan, ulusal kurtuluş savaşında yer alan tüm güçlerin de vekiller aracılığı ile temsil edildiği ilk meclistir. İstanbul’daki Osmanlı idaresine alternatif olarak Ankara’da oluşturulmuştur. Bu mecliste Lazistan sancağı vekilleri de, Kürdistan sancağı vekilleri de, ama aynı zamanda Yeşil Ordu’yu temsilen vekiller de, TKP henüz kurulmadığı için, daha sonra 10 Eylül 1920’de TKP’nin kuruluşunda yer alacak komünist grupların vekilleri de yer almıştır. Bu süreç maalesef sürdürülememiş, 1923 Anayasası ve cumhuriyetin ilanı ile 1920 ruhu ve bileşimi terkedilmiştir.

1920’de TKP’nin kuruluşu da, Ocak 1921’de TKP MK kararıyla Mustafa Suphi ve yoldaşlarının kanlı bir cinayetle sonuçlanan Türkiye’ye dönme ve ulusal kurtuluş savaşımına katılma girişimleri de 23 Nisan 1920’de kurulan meclis ve o tarihte ilan edilen hedeflerden bağımsız ele alınamaz. Bu anlamda komünistlerin 23 Nisan düşmanlığı yaptıkları doğru bir niteleme değildir. Neki, Mustafa Kemal’in önderliğinde aynı süreçte girişilen ulus-devlet yaratma konusunda saptanan çizgi ve onun tek millet ve tek mezhep niteliği ile Türk-Sunni İslam rotasına oturtulması, aklı başında hiç bir yurtsever, demokrat, devrimci, sosyalist ve komünistin onaylayamayacağı bir gerçekliktir.

1956 yılına kadar tek başkan ve tek parti diktatörlüğü ile yürütülen bu rejim, tek parti olan CHP içinden ayrışan Demokrat Parti tarafından sözde çok partili bir sürece evrilmiştir. 23 Nisan 1920 tarihinde atılan adım takip edilemediği ve geliştirilemediği, TKP liderleri Mustafa Suphi ve yoldaşlarının “ulusal kurtuluş savaşını toplumsal kurtuluş aşamasına yükseltme” politikası kanla bastırıldığı için 23 Nisan tarihli adımı eleştirmemekle birlikte ondan sonra gelişen İngiliz emperyalizminin dümen suyunda bir Türkiye Cumhuriyeti inşa edilmesi komünistler tarafından desteklenecek hiç bir özelliğe sahip değildir.

Bu aşamada bugün CHP’nin 16 Nisan 2017 Halk Oylaması sonucu takındığı devletçi tutumun kodlarını da yeniden hatırlamak ve bu kodların tarihsel olarak 1920’den sonraki gelişmelerden beslendiğini görmemiz gerekiyor. Bugün bu ülkede AKP-SARAY Rejimi varsa ve CHP buna karşı bir muhalefet görevi yerine getirmiyorsa bunun nedenlerini 20’li yıllardan itibaren görmek mümkündür. Gerek DP gerekse daha sonra CHP dışında gelişen tüm işbirlikçi burjuva hükümetlerinin her defasında (1960, 1971 ve 1980) kemalist askersel ve hatta faşist darbeler ile engellenmesi burjuvazinin kendi içinde dahi farklı yönelimlere tahammül edemediğinin işaretidir. Bugün AKP gericiliğinin ve SARAY diktatorasının karşısında CHP dahil kendilerini “cumhuriyetçi” olarak adlandıran güçlerin sonuç alıcı, son darbeyi vurmaya yönelik girişimlere yönelmemelerinin nedeni de 1920’de daha sonra olumsuza doğru dönüştürülerek bugüne kadar geliştirilen devlet aklının sürmesi ve CHP tarafından da bu akla sahip çıkılmasıdır.

16 Nisan 2017 Halk Oylaması sonuçlarının manipüle edilmesi ile 23 Nisan 1920’de kurulan TBMM, onu kuran burjuvazi tarafından bizzat kapatılmıştır. Bu gerçeği bu denli net ve sarih görerek ifade etmek gerekmektedir. Dolayısıyla, 16 Nisan 2017 Halk Oylamasının gayrı hukuki sonuçlarına karşı ayağa kalkmayan, direnmeyen, hakkını aramayan, “biz sokak mücadelelerini desteklemiyoruz ve CHP olarak kurumsal olarak katılmıyoruz” diyenler 23 Nisan 1920 Meclis kuruluşuna sahip çıkmıyorlar ve AKP-SARAY gericiliği ile aynı havuzdan besleniyorlar demektir. Bu güçler savunduklarında samimi olsalar, kendilerine oy veren seçmenlerin seslerine kulak verseler 23 Nisan vesilesiyle tüm Türkiye’de bütün şehirlerde, il ve ilçelerde Halk Oylamasının sonuçlarını yerle bir edecek milyonların katıldığı etkinlikler düzenleyebilirler ve bu etkinlikler komünistler dahil, Kürt yurtseverleri ve tüm Türkiyeli ilerici, yurtsever ve devrimcilerin desteğini alırdı. Komünistler önderlerinin uğruna katledildikleri bir Cumhuriyet için o günün ve bugünün sosyalist yönelimleri doğrultusunda gelişen ve gelişecek her ilerici hareketi destekleyeceklerdir.

Bizler, burjuvazinin sunduğu alternatifler arasından tercih yapmak durumunda değiliz. Günümüzün yurtseverleri, ilericileri, devrimcileri, sosyalistleri ve komünistleri 10 Eylül 1920’de kurulan TKP’nin ve onun ilk genel başkanı Mustafa Suphi ile ilk genel sekreteri Ethem Nejat yoldaşların savunduğu işçi sınıfı ve tüm uluslardan emekçi halkların, savaşsız, sömürüsüz ve sınıfsız bir Türkiye programına, onun politik hedeflerine bağlıyız. Bu görüşleri tekrar gün yüzüne çıkarmak, 1920’lerin tarih okumasını sınıf perspektifinden ve her türlü burjuva ideolojisinden arınarak bağımsız sınıf politikaları temelinde savunmak bugün dünden daha fazla bir öneme sahiptir. İşçi sınıfı ve tüm uluslardan ezilen, sömürülen halklar burjuvazinin tercihleri arasından seçim yapmak değil, kendi sınıf politikalarını yaşama geçirerek yaşanası yeni bir Türkiye yaratacaklardır. Bu Türkiye, Birleşik Sosyalist bir Türkiye Cumhuriyetidir.

Partimiz, başta işçi sınıfımız ve ezilen, sömürülen emekçi halklarımız olmak üzere, tüm dürüst, namuslu, yurtsever, ilerici, demokrat ve devrimci yurttaşlarımızı, emperyalizme karşı mücadele içinde ulusal kurtuluş savaşının toplumsal kurtuluş mücadelesine yükseltme ideallerini bugün yaşama geçirmek için AKP-SARAY Diktatörlüğüne karşı birlik olmaya, mücadele etmeye çağırıyor.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
23 Nisan 2017