Saray iktidarı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu dün sabah gözaltına alarak bir darbe gerçekleştirmiştir. Erdoğan’ın bu hamlesi iki amaç içermektedir. Bir yandan Barış ve Demokratik Toplum Süreci, diğer yandan Erken Seçim Süreci hedefe alınmıştır. İmamoğlu’nun CHP ile DEM Parti arasında yerel seçim sürecinde sağlanan Kent Uzlaşısı nedeniyle KCK ve PKK ile işbirliği yapmakla ve terör örgütü yöneticiliği yapmak ile suçlanması üretilen senaryonun belirleyici emaresidir. Diğeri ise yolsuzluk ile ilgili yapılan suçlamadır. “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” özdeyişi pratikte yaşanmaktadır.
Saray iktidarı Barış ve Demokratik Toplum sürecini provoke etmiştir. Saray iktidarının iradesi dışında devlet tarafından geliştirilen bu sürece başından itibaren itirazı olan Erdoğan bu süreç sonucunda iktidarını kaybetmekten korkmaktadır. CHP ilk kez böyle bir barış sürecine açık desteğini verdiği için CHP’yi ve bu eylemini CHP’nin olası Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu’nu hedef alarak gerçekleştirmiştir.
23 Mart’ta İmamoğlu resmen CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilirse Erken Seçim Süreci fiilen başlamış olacak ve 2028 için planlanan seçimler öne çekilecektir. Erdoğan bundan rahatsızdır ve seçim sürecine müdahale etmek istemiştir.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci sonuç alıcı istikamette ilerlerse, CHP de bu süreci desteklerse CHP ile DEM Partinin oy toplamı yüzde ellileri geçecektir. Bu da Erdoğan’ın korkulu rüyasıdır. Ön almaya çalıştığı budur.
Saray iktidarı gemi azıya almıştır. İmamoğlu tutuklanırsa İBB’ye kayyum atayacaktır. İşçi sınıfının devrimci güçleri ve Kürt demokratik siyasetinin desteği ile alınan İBB yönetimi gasp edilmek istenmektedir.
Darbe mekaniği bu iki olgu temelinde işletilmiştir. İki süreç biri biriyle sıkı sıkıya bağlıdır. Dolayısıyla iki sürecin siyasi ve toplumsal güçleri birlikte bu darbeyi durdurmak ve tersine çevirmek zorundadır. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın 26 Şubat’ta okuduğu çağrı bu koşullarda çok daha fazla önem kazanmaktadır. Devlet, Öcalan ile yaptığı görüşmelere sadık kalmaz ve gereken adımları atmazsa sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. Barış ve demokrasi güçleri Öcalan’ın çağrısının yaşama geçmesi için bu koşullarda daha aktif hareket edecekler, devletin her türlü baskı ve terörüne karşı direneceklerdir.
CHP’nin tüm seçmenlerini sokağa çağırmasını destekliyoruz. DEM Parti ise Barış ve Demokratik Toplum Süreci tehlikeye gider kaygısı taşımayıp tüm güçlerini darbeye karşı, Saray iktidarına karşı seferber etmeli, seçmenlerini sokağa çağırmalıdır. Saray iktidarı yıkıldığında Barış ve Demokratik Toplum Süreci asıl o zaman sonuç alıcı olacaktır.
Ya bu darbe durdurulacak, İmamoğlu serbest bırakılacak, İBB’ye kayyum atanamayacak, ya da Türkiye ayağa kalkacak ve Saray iktidarına son verecektir.
TKP, bu darbe karşısında tüm barış ve demokrasi güçlerini birlikte omuz omuza mücadeleye çağırıyor. Türkiye işçi sınıfının devrimci güçleri ile Kürt özgürlük güçlerinin birlikte mücadelesinin bu süreçte sonuç alıcı belirleyici rol oynayacağını tespit ediyor. Erken seçim için mücadele süreci ile barış ve demokratik toplum için mücadele süreci birbiriyle birleşecektir ve bu birliktelik sonuç alıcı olacaktır.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
20 Mart 2025
Resim kaynağı: Orhan Erkılıç, Public domain, via Wikimedia Commons