ERDOĞAN ŞENEL YOLDAŞ’I KAYBETTİK

ERDOĞAN ŞENEL YOLDAŞ’I KAYBETTİK

Erdoğan Şenel

70’li ve 80’li yıllarda sınıf ve kitle sendikacılığı alanında yorulmaz bir mücadele içinde bulunmuş olan ve uğrak yaptığı, örgütlediği her işyerinin Erdoğan abisi olan Erdoğan Şenel yoldaşımızı yitirmenin acısını yaşıyoruz. Son yıllarda aktif politik mücadelenin dışında olmasıyla birlikte partimizin çalışmalarını yakından izleyen, mesaj ve iletilerle görüşlerini ileten, öneriler yapan çok duyarlı bir yoldaşımızdı. Kendisi ülkede emek, barış, demokrasi, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde günlük savaşımlarda HDP’yi desteklemiş ve bu yönde çok yurttaşın HDP saflarına ve HDP seçmeni olarak kazanmasına aktif katkıda bulunmuştur. Erdoğan yoldaş bu özellikleri ile emekleliliğinin son yıllarını bol bol yazı yazarak geçirdiği Denizli’de geniş bir çevreye sahip sevilen bir insandı. Ülke genelinde yayınlanan Politika Gazetesi’ne de dönem dönem öneriler ve katkılarda bulunarak işçi sınıfının politik örgütünün ülke topraklarında yeniden daha güçlü boy vermesi yönündeki hassasiyetlerini her zaman ifade ederdi.

Ailesine, dost, akraba, arkadaş ve yoldaşlarına baş sağlığı diler, önemli bir dönemeçte daha fazla işlev üstlenebilecek dönemde yitirdiğimiz Erdoğan yoldaşın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
4 Temmuz 2018  

 

 

Erdoğan Yoldaş’ın anısına kendisiyle Avni Ece yoldaşımız arasında bir yaşanmışlığı kendi kaleminden aktarıyoruz:

Merhaba; Avni benim çıkarıldığım iş yerinde çalışmaya başlamıştı. Her gün akşam işten çıkınca önce sendikaya benim yanıma uğrar; oradan İGD ye giderdi. Sonra bir yerde buluşur birlikte Buca'ya giderdik.

31 Mart günü Lastik İş şube başkanı Nail aradı. Gece afişleme olacağını söyledi. Avni akşam gelince ona Lastik İş sendikasının afişlemesinden bahsettim. "Biliyorum abi. Bu gece arkadaşlarla birlikte afişlemeye çıkacağız" dedi. Bir süre sohbet ettik sonra "ben geç kalmayayım" deyip arkadaşlarıyla buluşmak için gitti. Arkasından bakarken canım sıkılmıştı. Çünkü o akşama Karşıyaka'da bir arkadaşa onunla birlikte gitmeyi düşünmüştüm. Arkasından seslenip bu düşüncemi söyleyecektim. Afişleme için çok hevesliydi. "Aklını çelmeyeyim" dedim.

Bir süre sendikada oturduktan sonra çıktım; Karşıyaka'ya gitmek için vapur iskelesine gidiyordum. Kemeraltı çıkışında onunla tekrar karşılaştık. Ona Kaşıyaka'ya gittiğimi söyledim.
Yanına gittiğim arkadaşı o da tanıyordu. Arkadaş çok güzel saz çalardı; sesi de çok güzeldi. Avni'ye onun yanına gideceğimi söyleyince o bir an durakladı "ben de geleyim mi?" dedi sonra benim bir şey söylememi beklemeden "Afişleme için gelen arkadaş çok azmış. Yoksa ben de seninle gelirdim" dedi. Ona "gel istersen. Bir senin eksikliğinle bir şey olmaz" demek aklımdan geçti; ama öyle desem 'adım gibi biliyorum' önce bu teklifime çok sevinecek sonra "abi çok isterdim; ama arkadaşlara söz verdim" diyecekti. Aklını karıştırmamak için "peki. O zaman yarın görüşürüz. Karşıyaka'ya sonra birlikte gideriz" dedim. Yürüdü gitti...

Arkasından bakarken içim sıkıldı. Sanki başına bir şey gelecekmiş gibi geldi. O iç sıkıntısıyla Karşıyaka'ya gittim. O gece birlikte olduğumuz arkadaşa Avni'den bahsettim. O da çok gelmek istedi; ama afişleme vardı" deyince arkadaş "Avni'yi ben de çok özledim. Keşke getirseydin" dedi. Bir süre sonra aldığımız alkolün etkisiyle iç sıkıntım geçti. O gece o arkadaşta kaldım.

Sabah erkenden sendikaya gidiyordum. Maden-İş'te çalışan bir arkadaş koşarak geldi. "Gece afişlemede İGD lilere saldırmışlar. Bir arkadaş ölmüş" deyince beynimden vurulmuş gibi oldum gayrı ihtiyari "Avni mi yoksa?" dedim. O "bilmiyorum. Arkadaşlar Maden-İş'te toplandılar" deyince koşarak oraya gittim. Maden-İş'e yaklaştıkça sıkıntım arttı. Orada gördüğüm bir arkadaşa "kimi vurmuşlar?" deyince "Avni'yi vurmuşlar" dedi.

O gün görkemli bir törenle on binler sırtında taşıyarak Avni'yi son yolculuğuna uğurladık.

O gün bugün içimde hep aynı iç sıkıntısı aklımda hep aynı soru "acaba Avni'ye 'bırak afişlemeyi. Gel birlikte gidelim' deseydim. Gelirmiydi?" sorusu var. Belki "hayır abi. Arkadaşlara söz verdim" diye gelmeyebilirdi; ama benim aklımda hep aynı soru ve o gün afişlemeye çıkan İGD liler arasındaki Erdoğan isimli arkadaşı ben sanan annesinin "Hayır Erdoğan yokmuştur orada. O olsaydı oğlumu mutlaka korurdu" diye feryadı kulaklarımdan hiç gitmedi. O günden bu güne çok zaman geçmişti. Geçmişte onca olay yaşadım. Durup o yaşanmışlıklara bugün buradan bakınca beni en çok etkileyen Avni'nin öldürülmesi ve benim bunun önüne geçemeyişimdir. Avni'nin öldürüldüğü günün yıl dönümünde onu sevgiyle anarak aklımdan geçenler bunlardı.