KIZILDERE

KIZILDERE

Türkiye Komünist Partisi Merkez Organı ATILIM

Kızıldere Direnişi Türkiye devrimci hareketinin tarihine kanla kazınmış bir gündür. Kızıldere, ONBEŞ’lerin Karadeniz’de katledilmelerinin devamıdır. Eli kanlı Türkiye sermayesinin ve onun iktidarının geleneğidir.

Kızıldere bir kaç açıdan değerlendirilmelidir. Birincisi; birbirinden ayrı mücadele yürüten dönemin önemli iki örgütlenmesi THKP-C ve THKO’nun ortak eylemidir. İkincisi; bu iki örgütlenmenin lider ve beyin olarak nitelendirilmesi gereken kadrolarının bizzat gerçekleştirdikleri bir direniştir. Üçüncüsü; teslimiyete karşı direnişin sembolüdür. Dördüncüsü; içerdiği deneyler açısından günümüze ve genç devrimci kuşaklara ders niteliğinde bir ilham kaynağıdır.

Kızıldere’den önce ve sonra katledilen dönemin lider devrimci kadrolarının tümü, masa başında, toplantı masalarında değil, direnerek ve teslim olmayarak can vermişlerdir. Sinan Cemgil, Hüseyin Cevahir, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve daha onlarcası.

Ortalama yaşları 23-25 arası olan, iyi ve başarılı eğitim görmüş, sadece pratikte değil, doğru-yanlış, eksik-fazla teorik ve ideolojik olarak selamlanacak bir çaba içinde olmuş, genç yaşlarına rağmen eserler vermiş bir devrimci kadro kuşağından söz ediyoruz. İşçi sınıfının bilimine yaklaşımları onların mücadeleleri ve tartışmaları içinde gelişen bir süreç oldu. Hep olumluya doğru gelişti. Ancak tamamlayamadılar. Onların gıyabında suçlamalara varan ideolojik eleştiriler yapanların dikkate almadıkları olgu budur. Sonuçta Deniz’ler darağacında “Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Ortak Mücadelesi!” sloganlarını haykırarak son nefeslerini vermişlerdir. Kızıldere’de ON’lar işçi sınıfının devrimci mücadelesi uğrunda, emperyalist güçlere karşı direniş bilinciyle can vermişlerdir. Aynen 1921’de ONBEŞ’ler gibi.

THKP-C ve THKO pratiğini değerlendirerek doğru sonuçlar çıkarmak ve TKP tarihi, pratiği ve mücadelesi ile birleştirmek, o yıllarda gerçekleştirilemeyenleri gerçekleştirmek, bugün genç komünist kadroların TKP ruhu ile önlerinde duran en önemli görevlerden biridir. Mustafa Suphi’lerden, Mahir Çayan’lara süren devrimci mücadele geleneğini yeni bir niteliğe yükseltmek genç TKP kadrolarının önünde duruyor.