Parti çalışmalarımız ülke topraklarında süren on yıllık bir çalışma sonucunda belirli bir aşamaya ulaştı. Bu on yılın öncesinde de Sovyetler Birliği ve Sosyalist Dünya Sistemi’nin karşı-devrim tarafından yıkılması ve bu olgu ile sıkı sıkıya bağlı olan partimizin likidasyonunu aşma konusunda yürütülen ayrıntılı ve hassas bir ideolojik, politik değerlendirme çalışması vardır. “Yıkmak kolay ama kurmak zordur” derler. Biz bu sözün karşılığını kendi yakın pratik tarihimizde yaşadık. Bu süreç kesinlikle kolay olmadı. Birlikte “yola devam” dediğimiz kimi yoldaşlarımız ara duraklarda indi, kimilerini de biz indirmek zorunda kaldık. Çünkü, üstlendiğimiz görev, işçi sınıfına karşı, dünya devrimci güçlerine karşı ciddi sorumlulukları olan bir görevdi. Bu görevi “hobby” gibi yaşama geçirmek mümkün değildi. Zor yaşam ve çalışma koşullarına karşın, on katı enerji sarfederek, kendi “özel” yaşamımızdan feragat ederek, her şeyini partiye adayan bir kadro ancak bu görevleri yerine getirebilirdi. Bu herkes için zorunluluk demek değildi. Onun için teorik, ideolojik, politik ve örgütsel normlarımıza uyan hiç bir yoldaşı dışlamadık. Ancak her yoldaş katkıda bulunabildiği oranda görev ve sorumluluk üstlendi. Sorumluluk almak ve eksiksiz yerine getirmek, disiplin ve hesap verme anlayışı olmadan yetki kullanmak mümkün değildir. Daha az katkı yapabilecek yoldaşlara ona göre görevler verildi veya sadece destekleri alındı. Fakat sonuçta ciddi bir noktaya ulaşıldı. Bugün Türkiye Komünist Partisi, ülkenin önemli il ve ilçelerinde kendini hissettirir biçimde bir örgütlülüğü kazanmış durumdadır. Bu her yanıyla tüzüğümüzde ön görülen organ ve normların oluşturulabildiği ve tıkır tıkır çalıştığı anlamına gelmemeli. Bu duruma ulaşmak için henüz yerine getirmemiz gereken görevler mevcut. Ve belki de biz hiç bir zaman durumumuzdan memnun olmayacağız. Fakat önemli olan olgu, Merkez Organı’nı düzenli yayınlayabilen ve binlerce işçi ve emekçiye ulaştırabilen bir mekanizmanın kurulabilmiş olmasıdır. Onun dışında da onbinlere dayanan bir sayıda kesime farklı yayınlar yoluyla ulaşabilmiş olmamızdır.
Önümüzde duran temel görev, yayınlarımız yoluyla ulaştığımız bu işçi ve emekçi kesimlerin içinden oluşan çevremizin sağlamlaştırılması, kalıcılaştırılması, bilinçlendirilmesi ve bu çevre içinden yeni kadrolar kazanılması konusudur. Bunun için de, yayınları ulaştırdığımız işçi ve emekçi yerellerinde, bu yayınlar çerçevesinde “okuma grupları” ve “çalışma grupları” örgütleme çalışmasına sistematik olarak yaklaşmak ve daha fazla önem vermek zorundayız. Her bir yoldaş ve komite, yayın dağıtımı ile ulaştığı işçi, emekçiler ve köylüler, gençler ve kadınlar, işsizler ve emekliler konusunda değerlendirmeleri daha titiz yapma ve okuyucular içinde oluşan yeni aktivistler ile yayınları daha geniş ve yeni çevrelere ulaştırma görevini yerine getirmelidir. Amaç, bu çalışma grupları temelinde yapılan çalışmalar sonucunda, öncü işçiler, yerel liderler, gençlik ve kadın aktivistlerini parti komitelerinde, temel parti birimleri (hücrelerde) örgütlü hale getirmektir. Ve çalışma gruplarını partisiz, sempatizan unsurlar ile sürekli çoğaltıp genişletmektir.
TKP, Leninci yeni tipten bir partidir. Örgütlenme ilkeleri, yoldaşlarının görevleri, parti yaşamı sorumluluk gerektirecek düzeyde ağırdır. Parti çelik bir çekirdek olmak ve her koşulda yaşamını sürdürmek zorundadır. Toplumun her alanında, her kurum ve kuruluşunda faaliyet yürütür. Komünist olmak ise bu tüzüksel normlara harfiyen uyabilecek ve parti organlarının otoritesini tartışmasız kabul ederek uygulayacak nitelik demektir. Tartışmasız ve koşulsuz uygulanacak bu norm ve kararlar, Leninci parti ilkeleri temelinde şekillenir. a) Demokratik santralizm, yani kararların tartışılarak aşağıdan yukarıya doğru çoğunluğun iradesi ile alınması ve aynı bilinç ile organlarda alınan kararların yukarıdan aşağıya amasız, fakatsız uygulanması ve denetlenmesi. b) Azınlığın, çoğunluğun kararlarına eksiksiz uyması. c) Eleştiri ve öz eleştiri mekanizmasının örgüt yaşamının bir ilkesi olarak içselleştirilerek uygulanması, ve d) bunun sonucunda tüzüksel çerçevede belirlenen disiplin normlarının ve çalışma ilkelerinin eksiksiz, itirazsız yerine getirilmesi. Bu tür bir politik yaşama herkesin uyması istenemez ve beklenemez. Ancak, bu alanda “kadro” olmak isteyen arkadaşlar da ancak bu koşullara uyabilecekler ise yoldaş olabilirler, yani komünist olabilirler. Olamayacaklar ise de çok iyi bir parti sempatizanı, yandaşı, destekleyicisi olabilirler. Derin konspirasyon koşullarında çalışan partinin farklı bir örgütlenme anlayışı olması düşünülemez. Ancak partinin çalışma alanları çok yönlüdür. Demokratik örgütler, inisiyatifler, sendikalar, forumlar, siyasi partiler, emek ve meslek örgütleri gibi onlarca kuruluş içinde görüşlerimize, siyasi amaçlarımıza sempati duyan, ancak illa ki partiye yakın olmayı veya içinde olmayı göze alamayan binlerce, onbinlerce, dürüst, namuslu, yiğit, devrimci vardır. Partimizin siyasi çizgisini sonuna kadar doğru bulan, yayınlarını da satan, hatta etkinliklerine de katılan ama örgütlü olma konusunda kendini hazır hissetmeyen yakın sempatizanlarımız rahatlıkla bu çevreler içinde çalışmalarını sürdürebilirler, çalışma grupları oluşturabilirler. Partimizin komiteleri bu çalışmalara kesinlikle duyarsız kalmayacak, gerekli desteği verecek ve hatta içinde yoldaşlarımız da yer alabileceklerdir. Bugün yaygın şekilde uygulanan bu yöntemi bundan sonra daha da geliştirmek, parti çalışmalarının geliştirilmesi açısından çok değerli bir yoldur.
Atılım’ın bu sayısında (Kasım 2015) yoldaş ve sempatizanlarımız arasında ayrıntılı olarak okunup tartışılması, parti komitelerinde ve çalışma gruplarında eğitim notu olarak ele alınması için Lenin’in 1902 yılında kaleme aldığı “Örgütsel Görevlerimiz Hakkında Bir Yoldaşa Mektup” makalesini yayınlıyoruz. Burada Leninci Parti normlarının o dönemin pratik koşullarında örnekleri ile yaşamdaki karşılığı ele alınmıştır. Kuşkusuz ki bugün, posta, internet ve sosyal medya kullanımı ile teknik daha elverişli hale gelmiştir, ancak konspiratif bir çalışmada teknik gelişmeleri daha iyi uygulama dışında özünde değişen bir niteliği olmamıştır. Bu makalede, çalışma grupları, parti komiteleri, yoldaşların nitelikleri, yayın ile dağıtım ve örgütlenme çalışmaları üzerine ciddi bir görüş alış verişi vardır. Aynı zamanda barış koşullarında gayet normal yayın dağıtımı ağı olarak kurulan mekanizmaların ve o mekanizmaların içinde yer alan yoldaş ve komitelerin, savaş ve mücadele koşullarında, barış koşullarında oluşturulan bu ağlar sayesinde devrimci bir ayaklanmanın alt yapısını oluşturduklarını Lenin çok net ve sarih bir biçimde izah etmektedir. Türkiye Komünist Partisi’ne gönül vermiş ve daha fazla katkıda bulunmak isteyen her arkadaşımızın ve özellikle de yoldaşlarımızın bu makaleyi bizim bugün için önümüze koyduğumuz görevler ve olanaklarımız çerçevesinde dikkatle okumalarını sadece tavsiye edebiliriz.