Türkiye işçi sınıfı 2024 yılının 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü’nü çok farklı koşullarda karşılıyor. Olumsuz gelişmeler ile umut verici süreçler içi içe yaşanıyor. Bir yandan sürekli derinleşen ve yoksulluğu artıran ekonomik kriz derinleşirken, diğer yandan geniş işçi ve emekçi kitleleri AKP-MHP-Ergenekon faşist diktatörlüğüne karşı bir uyanma sürecine girdi. 31 Mart Yerel Yönetim Seçimleri faşist diktatörlük için sonun başlangıcı oldu. Ancak uluslararası emperyalist güçler ve işbirlikçi oligarşi onun yerine kendi alternatifini yaratma sürecini başlattı. 28 Mayıs Milletvekilliği Seçimleri sonrasında AKP-MHP-Ergenekon rejiminin uygulamaya başladığı ekonomik politika Altılı Masa’nın ekonomik politikasıdır ve ABD ile AB ve İngiliz emperyalistlerinin rejime dayattığı bir politikadır. Hazine ve Maliye Bakanı seçimlerden hemen sonra ekonomik krizin daha derinleşeceğini ve 2029 yılına kadar süreceğini açıkça ilan etmiştir.
Ekonomik kriz derinleştikçe yatırımlar azalacak, şirketler batacak milyonlarca işçi ve emekçi işsiz kalacak. Dünya Bankası, İMF ve AB fonlarından sağlanan kaynaklar yoluyla TL’nin döviz karşısında değer kaybetmesinin baskılanması çözüm olmayacaktır. Enflasyon artmaya devam ederken işçi ve emekçilere zam yapılmayacaktır. Asgari ücrete bir yıl boyunca zam yapılmayacağı seçimlerden hemen sonra açıklandı. Emeklilere 2024 yılı için hiç zam yapılmadı. Buna karşın konut kiralarından toplu taşımaya ve temel gıda maddelerinin tümüne her gün yeni zamlar yapılmaktadır. Yoksulluk ve açlık artmaya devam edecektir. Bu gelişmeler karşısında sınıfın ekonomik sendikal mücadelesini güçlendirmek ve sınıfın birliğini güçlendirmek acil olarak önümüzde duran görevdir.
Ancak, sadece ekonomik ve sendikal talepler temelinde mücadele yürütmek yetersizdir. Ekonomik yıkım ve yoksullaşma sonuçtur. Sebep işgücü sömürüsü ve savaştır. Verili rejim silahlanmaya ve savaşa korkunç kaynaklar aktarıyor. Savaşı ise işgücü sömürüsünü artırarak işçi sınıfının ve emekçilere finanse ettiriyor. Sonuç olarak ekonomik krizin yükünü işçi sınıfının sırtına yükleyerek krizi işçi sınıfına finanse ettiriyor. Bu bağlantıyı işçi sınıfına ve emekçilere göstermek komünistlerin görevidir. Ekonomik sonuçlar ile politik nedenleri birleştirmek gerekiyor. Komünistler sendikalarda işçi ve emekçilere bu bağı gösteriyor.
Türkiye işçi sınıfı 70’li yıllarda 15-16 Büyük İşçi Direnişi, DGM Direnişi ve MESS Grevleri ile gücünü ortaya koymuş işbirlikçi rejime her defasında geri adım attırmıştır. İşçi sınıfı sendikaları öncülüğünde ve işçi sınıfının politik öncü örgütü partimiz TKP’nin politik çalışmaları ile 1976 yılında, direnişlerden aldığı güçle 51 yıllık 1 Mayıs yasağını ortadan kaldırmıştır. 12 Eylül Darbesi ile gelen faşist diktatörlük sınıf hareketini geriletmiş ama işçi sınıfının direnişçi geleneğini yok edememiştir. Evet, neo-liberal ekonomik politikalar sınıf savaşımına yeni boyutlar kazandırmış, geçici olarak geriletmiş, sınıfın yapısında önemli değişiklikler yaratmıştır. Ancak vahşi kapitalizmin uygulamalarına değil işçi sınıfı hiçbir can dayanamaz.
1978 1 Mayıs’ı sınıf mücadelesi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’de Taksim 1 Mayıs Alanı’nda DİSK öncülüğünde merkezi olarak kutlanan 1 Mayıs aynı gün ilk defa Kuzey Kürdistan’da merkezi olarak Batman’da da kutlanmıştır. O dönemde henüz öneminin bilincine varılmamış olan bu gelişme bugün sınıf mücadelesinde belirleyici bir öneme sahiptir. Türkiye işçi sınıfı hareketi ile Kürt özgürlük hareketi arasında 70’li yıllarda kurulamayan köprü günümüzde kurulmuştur. Sınıf savaşımının her sahasında yürütülen birleşik mücadele barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin teminatıdır. Bu iki temel gücün mücadelesi 70’li yıllarda işçi sınıfının direnişi ile elde edilen mücadele geleneği ve ruhu günümüzde Kürt özgürlük hareketinin Kuzey Kürdistan’da elde ettiği üstünlük ile birleştiğinde 70’li yıllarda ulaşılan hedeflerin çok daha ilerisine taşınmaya ve sonuç almaya müsaittir.
Bu nedenle işçi sınıfı ve tüm emekçiler üzerinde artan sömürüye, Kürt halkının ulusal demokratik haklarına karşı yürütülen imha savaşı ile bölgede hazırlanan yeni savaş ve işgal senaryolarına karşı 1 Mayıs İşçi Sınıfının Birlik-Mücadele-Dayanışma Günü’nde Türkiye ve Kuzey Kürdistan’ın tüm illerinde milyonlar olarak alanları dolduracağız. İstanbul’da uygulanan Taksim 1 Mayıs Alanı yasağını yerle bir edecek mücadeleyi yükselteceğiz. Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı ve Vali icazeti ile değil Taksim hakkımızı mücadele ile söke söke kazanacağız. Yasaklar ancak sınıf savaşımının gücü ile kırılır. Bu gücü birleşik devrimci sınıf mücadelesi ile elde edeceğiz. Tüm işçi ve emekçileri, sınıf bilinçli öncü işçileri, partimizin kadrolarını sendikaların, gençlik, kadın, oda ve dernek saflarında alanlara çağırıyoruz. Komünistlerin yeri işçilerin, emekçilerin, işsiz, emekli ve yoksul halklarımızın oluşturacakları kortejlerdir. Bu kortejlere tüm ilişkilerimizi ve çevremizi katarak sınıfın içinde sınıf ile birlikte haydi 1 Mayıs’a!
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
1 Mayıs 2024