Türkiye Komünist Partisi, 07 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilecek, Milletvekili Genel Seçimlerinde, Halkların Demokratik Partisi - HDP adaylarını desteklemeyi karar altına almıştır.
Bu karar tüm yurt içi ve yurt dışı parti örgütlerimiz, tek tek yoldaşlarımız ve sempatizanlarımız için, yaşadıkları ve çalıştıkları alanlarda yürütecekleri çalışmalar açısından görev tarif eden bir karardır.
Türkiye, 12 Eylül faşist Anayasası ile çerçevesi belirlenmiş yeni bir seçime hazırlanıyor. Ülkede, ekonomik, toplumsal ve politik sorunlar had safhada. Halk düşmanı iç politika daha da istikrarsız hale getirildi. Ekonomik gelişmeler, ülkeyi boğacak bir krize doğru gün sayıyor. Dış politika iflas etmiş durumda ve günlük panik kararlarla belirleniyor. Bu koşullarda, işçi sınıfının, sömürülen emekçilerin ve ezilen halkların tepkisine set oluşturmak için iktidar yeni bir faşizan iç güvenlik yasasını meclisten geçirmek için adeta savaş veriyor. AKP’nin halkları kandıran, yanlış yönlendiren politikaları ve türlü seçim sahtekarlıkları ile mecliste yarattığı milletvekili çoğunluğu yasaları burjuvazinin ihtiyaçlarına göre oylamayı olanaklı kılıyor.
Hırsızlık, rüşvet ve dolandırıcılık temelinde yürüyen bir ekonomik sistem ile karşı karşıyayız. Ekonominin tüm yükünü işçi sınıfı ve yoksul emekçi halklar çekiyor. Günlük tüketim maddeleri, temel yaşamsal ihtiyaçlar ve zorunlu devlet hizmetlerinin özelleştirilmesi sonucunda, bütçenin temel kalemleri vergi adı altında halklarımıza finanse ettiriliyor. Ulaşım, konut, sağlık, enerji, temel gıda sektörleri ile halkların olmayan son kuruşları ceplerinden çekiliyor.
Ülkede, kapitalist pazar ekonomisinin en vahşi yöntemleri ile uygulanıyor. Kredi kartı, tüketici kredisi, konut kredisi ve araba kredisi isimleri altında, işçi ve emekçiler kazançlarının yüzlerce katı üzerinde borçlandırılıyor. Bu sayede ülkede sanal bir ekonomik hareketlilik sağlanıyor. Ekonomik krizin kapıya dayandığı koşullarda milyonlarca işçi, emekçi ve köylü, evlerindeki son su bardağından da olacağı zaman halklarımızın nasıl bir tepki vereceğini anlamak zor olmasa gerek.
İktidar, bugün, bu yöntemlerle, emekçileri günlük yaşam ve borç ödeme sorunlarının çözümüne konsantre ederek, sınıf mücadelesinin gereklerini yerine getirecek tavır almalarından uzak tutmaya çalışıyor. Ancak bu çaba ekonominin kriz emarelerinin artması ile boşa çıkacaktır ve milyonlarca işçi ve emekçi ayağa kalkacaktır.
Tahıl ambarı olan Türkiye, buğday, mısır ve pirinç ithal eder duruma geldi. Tütün ekimi uluslararası tekellerin baskıları ile yarının altına düştü. Hayvancılık için en uygun koşulları sunan Türkiye, et ve süt ürünleri alanında dünyanın en pahalı ülkeleri arasına girdi. Türkiye hayat pahalılığında değme emperyalist Avrupa ülkelerini solladı.
Kürt ulusunu inkar ve imha etme politikası temelinde Cumhuriyet kurulalı beri sürdürülen uygulamalar Kürt Özgürlük Hareketi’nin onyıllara dayanan fedakar ve yiğit savaşımı sonucunda devleti köşeye sıkıştırdı. Devlet ve iktidar bu alanda ana politikalarından vaz geçmiş değildir. Özgürlük mücadelesi ve direnişi sonucunda istemeyerek sözde çözüm sürecine zorunlu kalmıştır. Sürekli manevralarını sürdürmeye ve bu sefer de Kürt Özgürlük Hareketi’nin kendisini imha etme politikalarını devreye sokmuştur. Son aşamaya kadar oyalama taktiği güden iktidar, başarılı olamayınca müzakere masasına oturmayı kabul etmiştir.
Ermeni Soykırımının 100.yılında, müslüman olmayan halkların haklarını geri vermeyi taahhüt eden iktidar gerçek yüzünü göstermiş ve Ermeni Soykırımının yıldönümünde, aslen 18 Mart olan Çanakkale Savaşının dönüm noktası olarak zafer günü adı altında kutlanan gün, 24 Nisan’a alınmış ve Ermeni Soykırımının yıl dönümü ile yüzleşmek yerine üstü örtülme çabasına girilmiştir.
Irak, Libya, Tunus ve Mısır’da iç gelişmelere müdahil olma çabalarından sonra Suriye’ye yönelik işgalci ve düşmanca politika ve bu politikanın Kürt halkının Batı Kürdistan’da, Rojava’daki kazanımlarına karşı savaş açması dış politikanın iflası ile sonuçlandı. Burjuvazi bir kez daha Kürt halkı nezdinde, haklı olan ve özgürlük ateşi ile direnen halkların her zaman zafere ulaşacağını kendi pratiğinde yaşamak zorunda kaldı.
Bütün bu somut gelişmeler ve sayamadığımız yüzlerce gerekçeden dolayı, yalan ve demagoji temelinde ayakta duran AKP İktidarı geriletilmelidir. Erdoğan’ın 330 milletvekili üzerinde çoğunluk sağlayarak mecliste istediği gibi at oynatacağı koşulları elde etmesi engellenmelidir. Eğer bu engellenemezse, Türkiye’de faşizan, diktatoryal bir baskı rejiminin daha da pekişeceği ve kapitalist yağma ile sömürünün daha da kurumsallaşarak had safhaya ulaşacağı dikkate alınmalıdır.
Bu gidişatı durdurmak ve yığınların kendi sınıfının çıkarlarına ters, burjuva iktidarına olan desteğini zayıflatmak için HDP’nin “Yeni Yaşam Çağrısı” temelinde seçim kampanyası çalışmalarını devrimci bir kampanyaya dönüştürmek, işçi, emekçi ve köylüleri bilinçlendirmek için çalışmalar örgütlemek önem taşımaktadır. HDP, ülke çapında seçimlere katılarak çok geniş yığınların ve toplumsal kesimlerin sorunlarına çare üretecek programlarla seçim kampanyası yürütecektir.
Metal iş kolu grevinde yaşandığı gibi, işçi sınıfının grev erteleme ve yasaklama gibi baskılar karşısında tezgahın başına dönmeyeceği, sokakları zapt edeceği koşullar yaratılması için,
Konut, sağlık, ulaşım, enerji, eğitim, tarım ve temel besin maddeleri alanında işçi sınıfından, geniş emekçi yığınlardan yana bir ekonomik politikanın geliştirilmesi için,
Kürt halkının kültürel, sosyal ve politik eşit haklarının eksiksiz sağlanacağı koşulların yaratılması için,
Faşizan ve baskıcı bir Anayasa yerine, barış ve demokrasi güçlerinin de sözünü söyleyeceği daha demokratik bir Anayasa hazırlanmasının koşullarının yaratılması için,
Türkiye’nin Ortadoğu’da bir savaş faktörü değil, barış faktörü olmasının koşullarının yaratılması için,
ABD ve AB Emperyalizminin ülkemize dayattığı askeri, ekonomik ve politik anlaşmalardan kurtulmanın koşullarını yaratmak için,
Türkiye ve Kürdistan’da başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere, bugün bu amaçlar için onlarla bağlaşıklık içinde olan tüm ulusal, yurtsever güçlerin temsilcilerinin seçimlerde oy oranını artırmaları, anti-demokratik seçim barajını yıkıp geçmeleri, sadece meclis aritmetiğini değil, niteliğini de barış ve demokrasi güçleri adına iyileştirmek için, aralarında partimizin, Türkiye Komünist Partisi’nin kadrolarının da olduğu, Halkların Demokratik Partisi - HDP adaylarını destekleyin.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
3 Mart 2015