İşçi sınıfının politik örgütü olarak TKP ülkemizde sınıf savaşımının burjuvazi karşısında temel ögesidir. İki sınıf çarpışıyor. Burjuvazi ve proletarya. Burjuvazinin birden fazla partisi var. Devlet sermayenin, yani burjuvazinin devleti. Bu devleti yıkıp yerine proletaryanın devletini kurma mücadelesi ciddi bir amaçtır. İşçi sınıfının biricik politik örgütü de ona göre yapılanması gereken bir partidir. Yapılanmayı da doğru gerçekleştirmek için teorik, ideolojik ve politik temeli belirleyicidir.
Sonuç almayı hedefleyen sınıf savaşımı birden fazla alanda mücadeleyi gerekli kılar. Karşımızda bir devlet ve onun güvenlik aygıtları, polisi, istihbaratı, sivil paramiliter güçleri var. Ordusu var. Devletin baskı fonksiyonu sermayenin egemenliğini sürdürmeyi garanti altına almak içindir. Son tahlilde bu aparatı yığınların ayaklanması tuzla buz eder. Ama bu sürecin hazırlığı uzun vadeli, ciddi ve stratejik hazırlıklar gerektirir. Bu da parti aparatının görevidir.
Devletin diğer yanda onyıllardır oluşturduğu ve yığınları etkileyip yönlendirmek için geliştirdiği bir eğitim ve kültür sistemi var. Bu alan ideolojik alandır. Din ve milliyetçilik faktörleri bu kültürün ana eksenini oluşturuyor. İşçi sınıfını, emekçi halk yığınlarını kendi sorunları ve deneyleri temelinde yürütülecek günlük mücadeleler ile sermayenin bu ideolojik etkisinden özgürleştirmek ve kendi sınıf çıkarları için mücadeleye yönelmesinin sağlanması gerekiyor.
Bugün TKP’nin legal siyaset sahnesinde mücadelesinden söz ederken partinin ideolojik, politik ve örgütsel yığın çalışmasını kastediyoruz. Yığınları örgütleyecek ve ayaklanmaya yöneltecek olan bu alandır. Sınıf ve gençlik içinde örgütlenmek, kök salmak, fabrikalara üretim merkezlerine hakim olmak, işçi semtlerinde sınıf ile halk ile bütünleşmek, üretim alanlarında işçi komiteleri, semtlerde halk meclisleri kurmak, aydınlar, sanatçılar, akademisyenlerin sınıf mücadelesine doğrudan katkılarını artırmak, ajitasyon, propaganda yöntemlerini en geniş yığınlara ulaşacak ve onların sahip çıkacakları düzeye yükseltmek. Parlamento mücadelesine, yerel yönetimlere doğrudan etkiyi artıracak faaliyetleri mükemmelleştirmek. Sendikal alanda kalıcı mevziileri çoğaltmak, sendikaların sevk ve idaresine sınıf mücadelesinin damgasını vurmak. Bağlaşıklık, eylem ve güç birliği faaliyetlerini geliştirip Devrim Cephesi’nin oluşumuna belirleyici katkı sağlamak. Tüm bunlar, sınıf nezdinde yasallığı olan, niteliği ile özgür olan TKP’nin, günlük siyasi arenada da yasal faaliyetine gereksinimin köşe taşlarıdır.
Bu görevleri yerine getirmeyecek ve yasallık oynayacak, sadece adı ile yasal olacak ama sınıf mücadelesine önderlik görevini yerine getiremeyecek bir yasal TKP’ye kimsenin ihtiyacı yoktur. TKP’li olma savında olan, partimizin 1920’den itibaren tüm deneylerine sahip çıkan, başarı, yenilgi ve hatalardan ders çıkaran, bugün Marksizm-Leninizm ilkelerine ve Leninci Parti geleneğine ikircimsiz, amasız, fakatsız sahip çıkan, günün görevlerini fedakarca, yiğitçe yaşama geçirmeye, yani savaşmaya hazır tüm kadroların, özgür ve yasal bir mücadelede yer alması gerekmektedir. Bu nedenle yasalda TKP meselesi, kapalı kapılar ardında, bürokratik yöntemlerle, noter mantığı ile çözülecek bir sorun değil, savaş anlayışı sorunudur. Komünistleri burjuvazinin kanunları değil kendi ilke ve tüzükleri ile 96 yıllık savaş tarihi ve ödedikleri bedeller bağlar.
OHAL koşullarında, faşizmin adım adım kurumsallaştırılmaya çalışıldığı, işçi sınıfının ve emekçi halkların önümüzdeki dönemde çok derin ekonomik sorunlar ile karşılaşacakları, ülkemizin gericiliğin karanlığına gömülmek istendiği, Kürdistan’ın ve Ortadoğu’nun kan gölüne döndürüldüğü bir dönemde, TKP kadroları bu gelişmelere daha etkin müdahale etmek için adım atacaklardır. Değilse, bu koşullarda ülke ve bölge sorunlarını bir kenara itip buğulu camların ardında kendi içlerine kapanıp oyalanmayacaklardır. Burjuvazi tam da bunu istiyor olabilir. Bu sefer kararı Sabih Kanadoğlu ve onun bağlı olduğu aparatlar değil, TKP kadroları verecektir. Kusura bakmasınlar ama bu sefer devletin istediği mümkün olmayacaktır.
Yasal TKP’nin kayyumu en kısa sürede tüm taraflarla ortak bir toplantı düzenlemeli, tek bir kongre kararı almayı gündeme almalı, 2014’de ayrışan kadrolar temelinde, ancak bugünkü üye yapıları baz alınarak ve 2001 yılında TKP adı alınırken bu senaryonun dışında bırakılmaya çalışılan yasaklı TKP yapısı ve kadrolarının da katılımıyla tek, ortak bir kongre yapılarak TKP’nin bundan sonraki bileşimi, yönetimi, program ve politikası belirlenmelidir. Okuyan ve okumayan bunu böyle not alsın, sonra tatsızlık yaşanmasın.
Mustafa Suphi yoldaşımızdan, Kadri Erol yoldaşımıza dek, savaş alanlarında yitirdiğimiz tüm parti şehitlerimiz bize şu gerçeği hatırlatıyor: Bedel ödemeden TKP’li olunamaz !
Kazıdık Onbeşlerin adını
Kanlı kızıl bir mermere
Bir çelik aynadır gözlerimiz
Onbeşlerin resmini görmek isteyenlere !
Dost, düşman bunu böyle bile...