İşçiler, emekçiler, yurttaşlar!
Bu yılın 1 Mayısını direnişler içinde karşılıyoruz. Üç yıla yakındır içinde yaşadığımız COVİD salgınının yarattığı ek sorunların üstüne 2022 yılına yaşamın her alanına etki eden ekonomik kriz eklendi.
COVİD sürecinde işçi ve emekçileri açlığa mahkum eden, küçük esnafı iflas noktasına sürükleyen hükümet politikaları, yeni ekonomik kriz dalgasının yükünü de işçi ve emekçilerin sırtına yıkmış durumdadır. İşçi sınıfı ve emekçiler geçmiş yıllardan farklı olarak bu dayatmaya karşı çıkıyor, işverenlere ve hükümete direnişler ile karşılık veriyor.
Ekonomik krizin asıl yükünü çekmesi istenen işçi ve emekçiler, bankaların, sigortaların ve tekellerin COVİD salgınına rağmen kazançlarına kazanç kattıklarını ve altın yıllarını yaşadıklarını biliyorlar. Devletin tüm maddi olanakları finansman olarak bankalara, sigortalara ve tekellere aktarıldı. İşçi ve emekçilere ise açlık dayatıldı. Açlık aynı zamanda sokak demektir, direniş demektir. İşçi ve emekçiler de direnerek haklarını almaya yöneldiler. İşverenler geri adım atmaya başladılar. Bu yaşanan önemli bir deneydir.
TC devleti ülkede ekonomik krizin yaratıcısıyken, ülke sınırları içinde ve dışında savaşçı, işgalci politikalar izleyerek var olan kısıtlı maddi kaynakları savaş için sarf ediyor. Bugün Kürdistan’daki savaşa harcanan kaynaklar ekonomiye aktarılmış olsa ülkede ekonomik durum bu derece kriz durumuna gelmezdi. Onun için her türlü savaş politikalarına ama özellikle Kürt halkına karşı ülke sınırları içinde ve dışında karşı çıkmak sadece Kürt halkının değil TC yurttaşı her işçi ve emekçinin görevidir. Sömürü ile savaş ve savaş ile sömürü arasındaki doğrudan bağ günümüz Türkiye gerçeğinde açık olarak yaşanmaktadır.
Ekonomik kriz ülkede siyasi krizlere neden oluyor. İktidarını koruma konusunda paniğe kapılan faşist rejim de bu zayıflığını baskı, sansür, tutuklama, operasyon ve terör politikaları ile kapatmaya çalışıyor. Devletin baskı ve terörü, gücünden değil zayıflığından kaynaklanmaktadır. Üst perdeden verdikleri demeçler, güç gösterileri, tehditler algı yaratma amaçlıdır. Bu gerçeği bilerek geri adım atmamak ve üstlerine üstlerine gitmek zorundayız.
Yoldaşlar!
Ülkenin bu koşullarında sınıf savaşımı sertleşecektir. Sınıf savaşımı toplumsal mücadelenin tüm alanlarını kapsamaktadır. Faşist rejime karşı direnişi örgütlemek ve bu rejime son vermek sadece mitingler ve basın açıklamaları ile mümkün değildir. İşçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların yaşadığı ve çalıştığı her alanda sabırlı ve sürekli çalışmalar yürütmek, var olan çalışmalara katılmak, onları güçlendirmek, öncülük etmek, komünistlerin en baş görevidir. Bu çalışmalar işçi ve emekçilerin sınıf bilinci kazanmalarını sağlayacak ve ekonomik demokratik alanda da sendika, dernek gibi kuruluşlarda mücadelenin daha etkin ve sonuç alıcı olarak yürütülmesini sağlayacaktır. İşçi yatağı semtlerde örgütlülüğümüzü geliştirmek hem semt halkının sınıf mücadelesine katılımını artıracak ve aynı zamanda çalıştıkları fabrika ve işyerlerinde mücadeleye daha aktif katılmalarını, oraları örgütlemelerini sağlayacaktır.
2022 1 Mayıs hazırlıklarını yaşadığımız ve çalıştığımız her alanda, işçi ve emekçiler arasında örgütlülüğümüzü geliştirerek yürütmeliyiz. İşçi yatağı semtlerde Demokratik Halk Meclisleri çalışmalarını güçlendirmeli, olmayan alanlarda kuruluşuna katılmalıyız. İşyerlerimizde işçilerin 1 Mayıs eylem ve etkinliklerine, mitinglerine katılımını bire bir örgütlemeliyiz. 1 Mayıslara çevremizdeki işçi ve emekçilerle, onların aileleri ile üyesi olduğumuz veya çalıştığımız sendikaların, derneklerin, parti ve meclislerin saflarında katılmalıyız.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
9 Nisan 2022