İşçiler, Emekçiler, Türkiye ve Kürdistan’ın yoksul halkları;
Türkiye Komünist Partisi 10 Eylül 1920’de, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ateşleri içinde, Türkiye halklarının, işçi ve emekçilerin bağrında doğdu. Türkiye burjuvazisi o günlerde henüz İngiliz emperyalistleri ile tam anlaşmamıştı.
İngiliz emperyalistleri ile genç Sovyet Cumhuriyeti arasında, iki tarafı da idare etmeye çalışan bir politika izliyordu. TKP’yi kuran kadrolar, bu belirsiz süreçte, Ankara Hükümeti’ni anti-emperyalist, anti-kapitalist bir yönelime teşvik eden politikalar geliştirmişlerdi. TKP’nin Birinci Programı bu içerikte idi. TKP’nin kurucu Genel Başkanı Mustafa Suphi yoldaş ile Ankara Hükümeti’nin ve Birinci Meclis’in Başkanı olan Mustafa Kemal arasında bu çerçevede görüşmeler ve haberleşmeler sürüyordu. Genç Sovyet Cumhuriyeti’nin askeri, maddi ve manevi yardımları ile Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda sonuç alan Mustafa Kemal’in farklı eğilimleri olmasına rağmen anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir çizgide ilerlemesi, genç Sovyet Rusya Cumhuriyeti ile iyi komşuluk ve işbirliği ilişkilerine devam etmesi amaçlanıyordu. TKP’nin Anadolu ve Rumeli’de köklü örgütlenmeleri vardı. Komünistler Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda önemli roller üstlenmişlerdi. Düzenli ordunun kurulmadığı koşullarda elde silah gerilla savaşı, dönemin nitelemesi ile çete savaşları yürütüyorlardı.
Anadolu ve Rumeli’nin işçi, emekçileri ve yoksul halkları arasında Sovyet Rusya’da kurulan savaşsız ve sömürüsüz düzene büyük bir ilgi vardı. Komünistler Birinci Meclis’te etkin bir fraksiyon olarak görev almışlardı. Müslüman emekçiler, Anadolu ve Rumeli’de Rumlar, Ermeniler, Museviler, Kürtler, Lazlar, Balkan ve Kafkas göçmenleri, yani farklı milliyetlerden ve dinsel topluluklardan halklar arasında TKP’nin politik ve programatik görüşleri yaygınlık kazanıyor, ilgi çekiyordu. Sovyet Rusya bu halklar için bir örnek ve esin kaynağı olmuştu. Kemalist burjuvazi İngiliz emperyalistleri ile anlaşınca TKP onlar için bir tehlike durumuna geldi. Önce, kuruluşundan henüz dört buçuk ay sonra TKP Genel Başkanı Mustafa Suphi, Genel Sekreteri Ethem Nejat ve aralarında Merkez Komitesi üyelerinin de bulunduğu 15 yoldaşımızı 28-29 Ocak 1921 gecesi Karadeniz’de katlettiler. Bu haince bir katliamdı. Çünkü TKP Genel Başkanı Mustafa Suphi başkanlığındaki TKP heyeti görüşmeler yapmak ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna katılmak için Ankara’ya geliyorlardı. Bu program da bizzat Mustafa Kemal tarafından onaylanmış bir programdı. Yetmedi, bizzat Mustafa Kemal’in yazılı talimatı ile kendi kurmaylarına sahte “TKP” kurdurdular. Ancak, işçi sınıfının, halkların TKP’ye olan yönelimlerini durduramayınca, Ankara Hükümeti 12 Eylül 1922’de TKP’yi yasakladı. Kuruluşundan tam iki yıl sonra yasaklanan TKP bugün hala yasaklı.
TKP’nin önderlerini haince katleden, TKP’yi yasaklayan Ankara Hükümeti siyasi katliamlarına ve soykırımlarına bugüne kadar hala devam ediyor. Komünist katliamlarını, Alevi, Kürt, Rum katliamları izledi. Günümüzde Kürt soykırımı sistematik olarak sürdürülüyor. Ulusal Kurtuluş Savaşı verilen ülke emperyalizme göbekten bağlandı. NATO adlı savaş makinesinin üyesi ve suç ortağı. Asya’da, Afrika’da, Balkanlar’da savaş ocaklarını körüklüyor. Kendi halklarına savaş açıyor. Kürt halkına karşı yüz yıldır süren savaşı şimdi sınır ötesine taşıyarak sürdürüyor. Kapitalist düzen kurumsallaştırılarak geliştirildi. İşçi sınıfı, emekçileri, köylüler, yoksul halklar yoğun bir işgücü sömrüsü altında. İşsizlik had safhada. Emekliler açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyorlar. Gençler gelecekleri konusunda umutsuz. Kadınlar özgürlüğün sadece kıyafet ile sağlanamayacağını, taciz, tecavüz ve toplumda kendilerine belirlenmeye çalışılan yer nedeniyle yaşayarak anlıyorlar. Ahlaki çöküntü, her şeyin paraya endekslendiği bir dönem yaşıyoruz. İşbirlikçi oligarşi topraklarına kadar ülkenin tüm varlıklarını emperyalist tekellere peşkeş çekiyor. Tarım ve hayvancılık ülkesi artık kuru fasülye, mercimek ve samanı dahi ithal eder duruma getirildi. Bu koşullarda işgücü sömürüsüne son verilerek, işçilerin, emekçilerin, halkların özgürce yaşayacağı bir düzene özlem artıyor. Bu ihtiyaç baskı, sansür, yasaklar ve devlet terörü ile bastırılarak insanlık düşmanı bozuk düzen sürdürülmeye çalışılıyor.
Türkiye işçi sınıfının, emekçilerin, yoksul halkların tek çıkış yolu Türkiye Komünist Partisi’nin gösterdiği yoldur. Türkiye ve Kürdistan halkları TKP’nin müdahil olmadığı hiç bir çözüm ile özgürlüğüne kavuşamaz. TKP’nin 1920’de onaylanan Birinci Programı “Amele ve Rençberler Şuraları Cumhuriyeti” ön görüyordu. Günümüzde işçi sınıfının, emekçilerin ve yoksul halkların yegane çözümü “Türkiye Federatif Sosyalist Cumhuriyeti” hedefini gerçekleştirmektir. TKP bu amaç için mücadele ediyor. Türkiye işçi sınıfının ve Kürt halkının mücadelesinin birleşik bir mücadele olarak geliştirmek ve Anti-Emperyalist Demokratik Halk Devrimi’nin görevlerini birleşik bir mücadele sonucunda gerçekleştirmek, Türkiye Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin yolunu açacaktır. 1920’de nasıl ki Anadolu ve Rumeli savaş ateşleri altında idiyse, bugün de Ortadoğu ve Kürdistan savaş ateşleri altında. Türkiye’nin geleceği Ortadoğu’daki gelişmeler ile sıkı sıkıya bağlıdır. Ortadoğu’da savaş ateşleri aynı zamanda devrimin şafağının habercisidir ve bütün bölgeyi etkileyecektir. Türkiye işçi sınıfının devrimci güçleri ile Kürt devrimci demokratik özgürlük güçlerinin birleşik devrim mücadelesi bu nedenle stratejik önemdedir. TKP, işçi sınıfının politik öncü örgütü olarak, Devrim Cephesi içinde yer alan tüm devrimci güçler ile barış, demokrasi, bağımsızlık, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde sorumluluğu gereği görevlerini yerine getirmektedir.
Partimizin kuruluşunun 101. yıl dönümünde başta Mustafa Suphi ve yoldaşları olmak üzere, toprağa düşen tüm yoldaşlarımızın, devrimcilerin ve özgürlük savaşçılarının tamamlayamadığı görevlerin tamamlanması görevi ile karşı karşıyayız. Sınıf hareketi “söndü”, diyenlere, Kemalizm artıkları ile çözüm arayanlara, soykırımcı, katliamcı, emperyalizme göbekten bağımlı kapitalist cumhuriyetin “kazanımlarını” korumaya hevesli olanlara karşı, inatla ve sınıf bilincimizle Mustafa Suphi, Reşad Fuad Baraner, Yakup Demir ve İ.Bilen yoldaşların Leninci devrimci çizgisini yaşama geçirmek için savaşıyoruz. Türkiye Komünist Partisi’nin 101. kuruluş yıl dönümü, Türk, Kürt ve diğer uluslardan tüm işçi sınıfımıza, emekçilere, köylülere, gençlere, kadınlara, işsizlere, emeklilere kutlu olsun. Şan olsun dünümüz, bugünümüz, yarınımız partimiz TKP’ye!
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
10 Eylül 2021