Ukrayna Krizi’nin temel sebebi 1990’dan sonra başta ABD, batılı emperyalist devletlerin NATO’nun sınırlarını Doğu Avrupa’ya genişletmeleridir. Eski Demokratik Alman Cumhuriyeti topraklarının NATO’ya dahil edilmesi, eski SSCB Cumhuriyetleri Estonya, Letonya ve Litvanya’nın ve eski Varşova Anlaşması Devletleri üyelerinin NATO’ya alınmaları yanlıştı. NATO, şimdi de Ukrayna başta olmak üzere Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ı önümüzdeki süreçte NATO’ya dahil etmenin planlarını uygulamaktadır. Ukrayna’nın NATO’ya dahil edilmesi ise sıcak gündemleridir.
Diğer bir neden, ABD’nin “Turuncu Devrim” saldırısı ile başlayan Ukrayna müdahalesi ve 2014’te ABD ve AB destekli faşist Maydan çeteleri tarafından gerçekleştirilen darbedir. Bunun akabinde de Donbas Bölgesi’nde Donetsk ve Lugansk direnişi sonucunda ilan edilen Halk Cumhuriyetlerine yönelik NATO destekli Ukrayna ordusunun saldırıları gelişmeleri günümüze taşımıştır.
Rusya Federasyonu’nun NATO’nun genişleme stratejisine karşı önlem alması geç kalmış bir harekettir. Ancak, Rusya artık kapitalist bir devlettir. SSCB’nin siyasi devamcısı değildir. Bu açıdan ele alındığında, Rusya ile ABD, AB ve onların savaş örgütü NATO arasında oluşan bu durumu değerlendirirken aynı siyasi kampa dahil devletler arasındaki bir çatışma olarak değerlendirmek gerekiyor. Bunu yaparken ABD, AB ve NATO’nun dünya barışını tehlikeye sokan NATO’nun sınırlarının genişletilmesi ve Rusya Federasyonu ile Çin Halk Cumhuriyeti’ni kuşatma stratejilerine karşı duruş geliştirilmelidir.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in halka seslendiği konuşmasında Rus milliyetçiliğine dayanan, Sovyetler Birliği’nin ulusal sorunu çözen politikalarını eleştiren ve Lenin ile Stalin’e dil uzatan açıklamaları Putin’in ve Rusya Federasyonu devletinin resmi duruşunu sergilemekle birlikte tam anlamıyla bir talihsizliktir. Unutulmamalıdır ki Rusya Federasyonu, 31 yıldır Sovyetler Birliği’nin kültürel, askersel, coğrafi ve sanayi mirası sayesinde varlığını sürdürmekte ve bugünkü varlığını şanlı Ekim Devrimi ile Kızıl Ordu’nun Alman faşizmine karşı zaferine borçludur. Bugün de kardeş Rusya Federasyonu Komünist Partisi RFKP ile Donetsk ve Lugansk komünistleri tarihlerinin sorumluluğuna uygun davranarak hareket etmektedirler. Lugansk ve Donetsk Halk Cumhuriyetlerinin Rusya Federasyonu tanınma önergesini Duma’ya taşıyan RFKP’dir. Bunun bir anlamı vardır.
Türkiye Cumhuriyeti bu çatışmada tarafsız kalmalıdır. NATO üyesi olmasına rağmen tüm forumlarda NATO’nun sınırlarının genişletilmesine, Rusya ve Çin’in kuşatılmasına karşı olmalıdır. Donetsk ve Lugansk halklarının, Kırım dahil kendi kaderlerini tayin hakkına saygı göstermeli ve Kırım konusunda kafatasçı yaklaşımlarını bir kenara bırakmalıdır. Kraldan fazla kralcı olmak Türkiye’ye yarar sağlamayacaktır. Türkiye’nin Ukrayna’ya silah ve teçhizat satışı derhal durdurulmalıdır.
Rusya Federasyonu da Donetsk ve Lugansk’ta ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip çıktığı gibi Kürt ve Filistin Arap uluslarının kendi kaderlerini tayin etme hakkına da saygı göstermeli, fiilen desteklemelidir.
Dünya barışını korumak ve savaş politikalarına karşı çıkmak kapitalizm ve emperyalizme karşı önce kendi ülkemizde olmak üzere, Ortadoğu’da ve uluslararası alanda barış, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini güçlendirmek ile mümkündür.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
23 Şubat 2022