2016 yılında gerçekleşen ve resmi ağızlardan “15 Temmuz Darbe Girişimi” olarak adlandırılan kalkışma darbeye karşı darbe anlayışı ile karşı bir darbenin gerçekleştirildiği tarihtir. O tarih rejimin faşist yapısının kurumsallaştırılmasının ikinci adımı olmuştur. Türkiye en karanlık dönemine girmiştir. Faşizmin kurumsallaşmasının ilk adımı Eylül 2014’te Kamu Güvenliği Müsteşarlığı tarafından Genelkurmay’a sunulan “Çöktürme Planı” stratejisidir. “Çöktürme Planı” ile “15 Temmuz Darbe Girişimi” aynı planın farklı duraklarıdır. Ergenekon ve Balyoz Davalarını senaryo olarak nitelendirip temize çıkaranlar, Balyoz Harekatı’nda Genelkurmay tarafından gerçek bir senaryo olarak hazırlanan planın benzerini 15 Temmuz’da yaşattılar.
“Çöktürme Planı” Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’nın “çok gizli” ibareli raporuna göre, “Yapılacak bastırma operasyonlarında 10 bin ila 15 bin imha, 8 bin civarı yaralı, 5-7 bin arası tutuklama, bombalanmış küçük ve büyük yerleşim alanlarında 150-300 bin civarı insanın yer değiştirmesi planlanmakta” eylemlerini içermektedir. Bu planın sözde “Barış Süreci” döneminde ve Dolmabahçe Masası devrilmeden önce hazırlandığı dikkate alındığında asıl niyetin Kürt halkına yeni bir soykırım uygulamak olduğu net olarak anlaşılmaktadır. Kamu Güvenliği Müsteşarlığı 2010 yılında bir nevi İç İstihbarat Örgütü olarak kurulmuş ve 2018’de görevleri kısmen MİT, kısmen de İçişleri Bakanlığı’na devredilerek lağvedilmiştir.
15 Temmuz devlet içinde iki farklı gücün hesaplaşmasıdır. Erdoğan 17-25 Aralık 2013 “Yolsuzluk Operasyonu” sonrasında postu kurtarmak için Ergenekon ve Balyozcular ile uzlaşmış, onların kontrolüne girmiş ve 180 derecelik bir dönüşle o güne kadar dillendirdiği tüm görüşlerinin tersini uygulamaya başlamıştır. Aynı dönemde Rus savaş jetinin düşürülmesinden dolayı ilişkileri donuk olsa da Rus istihbaratı Erdoğan ile NATO ve ABD arasında çatlak yaratmak amacıyla 15 Temmuz darbe istihbaratını MİT’e vererek Erdoğan’ın Ergenekoncular ve Balyozcular ile bir karşı darbe hazırlamalarının koşullarını yaratmıştır. TC devletinin Ergenekoncu kanadı böylece aylar öncesinden darbeye karşı darbe ile hazırlanmışlardır. Oluşturmak istedikleri karanlığı daha etkili gerekçelendirmek için ise TBMM’nin ve Saray’ın bombalanması gibi senaryoları kendileri tezgahlamışlardır. ABD kontrolünde gerçekleştirilmek istenen darbe böylece gerçekleşmemiştir. Ancak gerçekleşen karşı darbe işçi sınıfı, yoksul emekçiler ve Kürt halkı için farklı bir sonuç doğurmamıştır. Ülke ister darbe isterse de karşı darbe koşullarında aynı karanlık döneme girecekti.
Karşı darbenin darbeyi engellemiş olması sosyalist güçler açısından selamlanacak bir durum değildir. Çünkü, karşı darbeyi gerçekleştirenler TC devletinin Ergenekoncu Balyozcu faşist güçleridir. Türkiye Komünist Partisi, komünistler, “kötünün iyisi” ile “daha kötüsü” arasında tercih yapma durumunda değillerdir. İşçi sınıfının ve müttefiklerinin bağımsız politik programatik çizgisi temel yönelimimizdir. 15 Temmuz 2016’nın nasıl hazırlandığı ve gerçekte neler yaşandığı, barış, demokrasi, özgürlük ve sosyalizm güçlerinin yeni kuruculuk sürecinde gün yüzüne çıkacaktır. Gün bu süreci örgütleme ve savaşımı yükseltme dönemidir.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komitesi
10 Temmuz 2022