Bir yılı daha arkamızda bırakıyoruz. 2016 yılı partimiz açısından her alanda gelişme yaşanan bir yıl oldu. 2015 yılının sonunda Kadri Erol yoldaşımızın kaybı ile girdiğimiz 2016 yılı, düşmana inat yeni mevziiler kazanmaya dönük bir yıl oldu.
Partimiz hazırlık çalışmalarımızı tamamlayıp ülke çapında örgütlenmeye ve parti politikalarını yığınlara ulaştırma aşamasına geldiğimize karar verdiğinde TKP kökenli ve kendini TKP’li olarak tarif eden tüm güçlere “ön yargısız, ön koşulsuz ve ön şartsız” yaklaşarak, çalışmaları birlikte örgütleme ve yürütme önerisi götürdü. Bu yaklaşımımıza aynı yaklaşımla yanıt veren tek tek yoldaşlar çalışmalara katıldılar. Kimileri ise biz tüm bu önerileri yapmamışız gibi önce “hayır” dediler, ardından da “kendi başlarına iş yapıyorlar” eleştirileri yöneltmeye başladılar. Bu eleştirilerini örgütlü olarak yapsalar yine dikkate alınırdı, ancak kapı arkalarında gerçekleşince bunları ciddiye almak dahi mümkün olmadı.
Samimi eleştiri, görüş ve önerilere her zaman dikkatimizi verdik. Düşünce, eleştiri ve önerilerini ne derece dikkate alacağımızı kestiremedikleri için bir süre mesafeli davranan yoldaşlar, süreç içinde ilkeli ve samimi yaklaşımımıza değer verip aynı açıklıkla çalışmalara katıldılar. Bu yoldaşlarımızı selamlıyoruz ve partimizin ortak kazanımı olarak görüyoruz.
Bu tür farklı yaklaşımlar nereden kaynaklanıyor sorusunu kendimize sormazsak, bu gelişmelerden sonuç çıkarmakta eksiklik yaparız.
TKP’li olmak herşeyden önce bir TKP’lilik kültürü, Bolşevik düşünce ve davranış biçimi ve partililik anlayışı gerektirir. Bu özellikler parti kadroları içinde yerleşmiş özelliklerdir. Aramıza yeni katılan yoldaşlarla da ilk paylaşılmaya çalışılan bu anlayıştır. Nerede konuşacaksın, nasıl davranacaksın, kendini nasıl ifade edeceksin, yoldaşlık anlayışı nedir gibi temel konuların ötesinde, teorik ideolojik formasyon, politik analiz etme yeteneği ve örgüt çalışması ile örgütlenme yöntemlerinde uygulanacak kriterler Leninci Bolşevik Parti anlayışının ögeleridir. Bu özellikler sadece öğretilmeye çalışılarak edinilmesi sağlanamaz. Öğrenmesi gerekenlerin de büyük bir istekle ve bilinçli olarak edinmeye, algılamaya ve uygulamaya açık olması gereklidir. Partimizin Leninci tezgahından geçmeyen eski kadrolarda da nasıl ki bu konuda deformasyonlar baş gösteriyorsa, yeni kadrolar da bu tezgahtan geçmeye hazır olmazlarsa komünist kadro niteliklerini kazanamazlar.
Türkiye Komünist Partisi’nde “ben” yoktur, “biz” vardır. Biz kadrolar bütün varlığımız ve benliğimizle partiye teslim oluruz. Leninci Parti İlkeleri: Demokratik Merkeziyetçilik, Eleştiri-Özeleştiri ve Disiplin olmazsa olmaz kurallarımızdır. Kadro olmak isteyen her aday, küçük-burjuva alışkanlık ve özelliklerini kapıda bırakıp içeri girmek zorundadır. Ukalalık, çok bilmişlik, üstencilik, yalancılık, dedikodu, insanlar üzerinden tarifler bizlere yabancıdır. Komünist kadro, dürüst, disiplinli, mütevazi, yardımsever, gözüpek, tedbirli kadrodur. Okumaya, yazmaya, her alanda bilgisini geliştirmeye, bilime, edebiyata, sanata, spora ilgi duyan niteliğe sahiptir. Bizim koşullarımızda yaşamını feda edecek düzeyde bilinçli bir inanmışlığa sahip olmalıdır. Bu özelliklere sahip olmayan kadroyu bünye taşıyamaz, kendiliğinden kusar.
Bu nitelikleri taşımayan, partimizin örgüt yaşamında, illegal mücadelesinde deney kazanmayan, konspiratif çalışma tarzını içselleştirmeyen bir unsur komünist kadro olamaz. Dolayısıyla o adı taşıyan bir çevre, öbek, grup da oluşturamaz. Konspiratif çalışma tarzı, başarıyı, sevinci, bilgiyi ama üzüntüyü, sorunu ve sıkıntıyı da belli etmemeyi gerektiren özelliklere sahip soğukkanlı kadrolar ister. Onun için kendini ön plana çıkarmaya hevesli, kariyer ile tatmin olan unsurların böyle bir çalışma tarzına uyum sağlamaları mümkün değildir.
TKP bir savaş örgütüdür. Tüm kadroları da en üst fedakarlıklara hazır olacak nitelikte mütevazi savaşçılardır. Komünist kadronun partinin dışında, partiden gizli özel yaşamı olamaz. Bu kriterlere uyamayacak olan komünizan arkadaşlar parti çalışmalarını destekleyebilirler, parti politikalarını yaygınlaştırabilirler, parti dostu demokratik kuruluşlarda, gençlik, kadın örgütlerinde, sendikalarda, odalarda, legal partilerde ve yayın çevrelerinde çalışabilirler. Parti bu arkadaşları, parti dostu olarak görür ve destekler, önlerini açar. Onlar da bulundukları örgütlerde o örgütlerin tüzük ve programları çerçevesinde çalışırlar ve partimizin politikalarını savundukları için ise disiplin, davranış gibi kişilik özelliklerine dikkat ederler, partimize karşı davranış ve yaklaşımlarında kusur etmezler. Bu da değer verilmesi gereken bir olgunluk göstergesidir.
Son tahlilde bütün bu konular pratikte kolay uygulanabilecek görevler değildir. Yoğun bir günlük pratik içinde yaşıyoruz. Bir yandan pratik gündeme katkılarımızı yapmak, diğer yandan ise örgütlü yapımızı çelikleştirmek görevleri ile karşı karşıyayız. İkisinden birini diğerinin önüne koymak doğru değildir, çünkü yoldaşların eğitimi de gelişimi de ancak günlük parti çalışması pratiği ve eylemlilik koşullarında mümkündür. Değilse, pratikten kopuk eğitim ve gelişim parti sıralarının bürokratikleşmesine ve “elitizme” yol açar ki buna hiç tahammülümüz yoktur.
Partimiz kadroların söylediği sözleri ve savunduğu görüşleri her bir yoldaşın parti yaşamında sınamaya gereksinim duyar. ‘Büyük sözler’ sarfedip pratikte bunların karşılığını vermeyen ‘kadro’, kadro değildir. ‘Küçük iş - büyük iş’ ayrımı yapan ‘kadro’, kadro değildir. Belli görevlerden imtina eden ‘kadro’, kadro değildir. Bunlar neden önemlidir? Parti tarihimiz bize, görünürde ‘sıkı kadro’ izlenimi yaratan, kariyerist, üstenci, çok bilmiş üyelerin zorlu sınavlar ile karşı karşıya kaldıklarında sınıfta kaldıklarını öğretmiştir. Baskı ve terör koşulları arttığında geri çekilmeler, bahaneler yaratmalar, görevden kaçmalar bilinen alışkanlıklardır. Aynı şekilde, baskı koşullarında iş ve yaşam düzeyine bağlı alışkanlıkları tehlikeye atmamak için ‘kendi kendine’ önlem alan üyeler her dönemde karşılaştığımız pratiklerdir. Oysa ki, bırakın bu konularda gerekli düzenlemeleri parti yapsın. Kimi geri çekeceğine, kimi dinlendireceğine, kimi nasıl koruyacağına kendi karar versin. En ağır baskı ve diktatörlük koşullarında dahi parti faaliyeti tatil edilmeyeceğine, tam tersine yeni koşullara uygun olarak daha da sonuç alıcı duruma yükseltileceğine göre tek tek üyelerin iradeleri bu noktada geçersizdir. Bu örnekleri vermemizin nedeni, yukarıda belirtmeye çalıştığımız ölçütlerin ne kadar önem taşıdığının altını çizmek içindir. Komünist kadro olmak, ‘kendini tatmin’ için seçilmesi gereken bir nitelik değildir. Öyle durumlarda sonu birey açısından da örgüt açısından da hüsran olur. Partimiz bu ölçüleri veri alarak Leninci kadrolar ile bir savaş ve kadro örgütü olarak yürüyecek koşulları yaratma yolunda ciddi mesafeler almıştır. Bu yapıda tersi davranış içinde olacak olan her kadro, salt kendini değil örgütün tümünü tehlikeye atar. 1980 pratiği bize bunu öğretmiştir. Bu konuda belirleyici önlem, örgüt bürosunun öznellikten bağımsız titiz çalışmaları ve ideolojik büronun eğitim çalışmalarına toleranssız devam etmesidir. Tüm hataların panzehiri, sadece eğitim ile elde edilebilen ve pratikte sınanabilen komünist sınıf bilinci ve sınıf kinidir.
2016 yılını tamamlıyor ve 2017 yılına adım atarken partimizin çalışmalarını sağlıklı, zinde ve daha da başarılı şekillendirmek için kadrolar arasında seçim yapabilecek, kadroları doğru istihdam edebilecek düzeye gelmiş olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Ancak bu bilinç ve anlayışla 2017 yılının önümüze koyduğu görevleri yerine getirebileceğimizi biliyoruz. 2017 yılını Kadri Erol Yoldaş Komünist Hamlesi çerçevesinde karşılamaktan, ve Parti MK’mızın önümüze koyduğu görevleri faaliyet programımız ile uyumlu olarak adım adım yaşama geçirebildiğimizden dolayı gururluyuz.